yemek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yemek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Çarşamba, Ocak 16, 2013

Bugünkü Çay Daveti


Bugün misafirlerim vardı ve bu aralar takıldığım rahmetli anneannemden kalma çay peçetelerini kullanmak istedim. Örtüm de -gözükmese de- yer yer beyaz işti. Bu arada küçük dantel örtülerini değerlendirdim anneannemin, pinterest' teki runner dan yaptım, onu da bir sonraki yazıda anlatırım.
Menümde Kıymalı Gül Böreği, Brokolili Tart, Brüksel Lahanası Salatası, Rulo Patates Salatası, Kurabiye ve Kremalı Havuçlu Kek vardı.


Brokolili tart twitter' da ve instagram' da çok merak edilmişti, tarifi Oktay Usta' dan ama değiştirdim ben biraz :

Salı, Temmuz 10, 2012

Bozcaada ve Hasan Tefik

Bozcaada fotoğraflarına kaldığım yerden devam ediyorum. Bir önceki yazımda da bahsettiğim gibi grubumuzda uzun yıllar Bozcaada' ya gidip gelmiş arkadaşlar olduğu için çok dolaşmadan yemek yemeğe Hasan Tefik Zeytinyağı&Lokantası' na oturduk. Burası bir tanıdığın yeni açtığı küçük ve şirin bir yer, tam aile işletmesi. Yemekler anne yemeği gibi, çok çok lezzetli ve tertemiz. Üstelik fiyatlar da ada geneline göre gayet uygun.


Masaya bir sürü şey geldi ama benim favorim kesinlikle bu ikiliydi: asma yaprağında sardalya ve zeytinyağlı kabak çiçeği dolması. Masadaki diğer yemekler ise zeytinyağlı tabağı, etli yaprak sarma ve mezelerdi. Hepimiz çok memnun kaldık.

Yemekten sonra gruplar halinde dağılıp gezdik, biz ara sokaklarda dolaşmayı tercih ettik.
Methini çok duyduğumuz Talay şaraplarına baktık, beyler tattılar. Şarap severler için değişik alternatifler var.
Bütün sokaklar ya pansiyon ya da cafe olmuş durumda. Oturacak çok yer var.

üst-hemis / şort-mango(eski) / sandalet-charles&keith(eski) / çanta-stradivarius
Güzel korunmuş eski evler var, özellikle kapılar gerçekten çok güzel.
Ve giderken martılarla gitmiştik, Bozcaada' da ise kargalarla gezindik.

Cumartesi, Mart 10, 2012

Çipura/lebeniye

image



image



Kendimi bildim bileli yemek yemeyi çok sevdim. Hiçbir zaman çok zayıf olmadım ama hiç rejim de yapmadım. Kilo aldığım dönemlerde ufak ayarlamalar yaptım sadece.
Yemek yemek çok büyük bir keyif benim için. Evde tek de olsam kendime özel yemek yapabilirim.
Hep yazıyorum hiç anne sütü almadığım için mamayla büyümüşüm. Ama o zamanlar ek gıdaya bakış çok farklıymış, 3 günlükken havuç suyuna başlamış annem. İştah da açık olunca 6 aylıkken 4 şeftali yiyormuşum, gerisini siz düşünün artık.
Nil yaşıtlarına göre iyi yemek yiyor şu an ama benim bebekliğimin kıyısından bile geçmiyor :)

Bu aralar o kadar farklı tarz yemekleri ard arda yedik ki.. Önce evde balık yaptım, baba tarafım Ege'li olunca bu tarz yemekler favorim oluyor. Ertesi gün arkadaşlarla Mardin yemekleri yedik ki onları da çok severim.
Bunların dışında annemin tarafından Kırım yemekleri, bolca hamurişi; çalıştığım dönemde patronların Karadeniz yemekleri, kısaca güzel olan her tarz bana uygun.
Yurdumuzun her yöresinin yemeği güzel, ne yapalım :)

Pazartesi, Ocak 02, 2012

Çikolata Kremalı Cupcake



Yılbaşı için arkadaşıma götürdüklerimden biri cupcake' di. Daha önce de birkaç tarif denemiştim, Nil' in doğumgününde de yapabilirim diye yeni bir tarif denedim. İçini vanilya aromalı bırakıp sadece üzerini süslemek istedim. Tarif internette çokça dolaşan bir versiyon, ölçülerden anlaşıldığı kadarıyla yabancı bir tarifin çevrilmiş hali.

Keki için :

  •  113 gr tereyağı (oda sıcaklığında)

  • 2/3 su bardağı toz şeker

  • 3 yumurta

  • 1 limonun rendelenmiş kabuğu (portakal kabuğu kullandım)

  • 1,5 bardak un

  • 1 paket kabartma tozu

  • 1 paket vanilya (biraz Dr.Oetker' in sıvı vanilyasından kullandım)

  • 1 tutam tuz

  • 1/4 bardak süt




Şeker ve tereyağını çırpıp yumurtaları teker teker ekledim. Kuru malzemeleri karıştırıp diğerlerine ekledim. En son sütü yavaş yavaş ekledim.

Kağıtları silikon veya metal muffin kalıplarına hazırlayıp karışımı yarısına veya 2/3 üne kadar doldurdum. 180 derecelik önceden ısıtılmış fırında pişirdim.
Kekin tadı çok güzel oluyor bu tarifle, içindeki bolca (bana göre) tereyağından dolayı puf puf oluyor. İçine damla çikolata da yakışır, sevenler denesin derim.

İşin krema kısmında ise çuvalladım maalesef. Daha önceden yaptığım krem şantili süslemenin dışında birşey yapmak istediğim için internette (nerede olduğunu unuttuğum) bir yerde okuduğum çiğ kremayla süsleme kremasını hazırladım. Kremayı kaynatıp (yanlış!) altını kapattıktan sonra içine benmari usulü erittiğim çikolataları ekledim. Tadı güzel oldu ama buzdolabında bekletmeme rağmen sıkılacak kadar katılaşamadı. Yine de bıçakla sürmek için kullanılabilir belki.

Çarşamba, Aralık 07, 2011

Pekmezli Kurabiye/ Bebe Bisküvisi



Yemek tarifi pek vermiyorum, sanırım yemek anlatmayı pek sevmiyorum. Anlatmayı sevdiğim şeyler belli zaten, dikişleri anlatayım ben. Neyi nasıl yapacağınızı anlatayım elimden geldiğince, bilgim yettiğince. Neyse bu tarifi vermemin sebebi kendisinin hem benim gibi çok tatlı sevmeyenler için uygun bir kurabiye olması hem de hazır bebe bisküvisi vermek istemeyen annelere bebe bisküvisi yerine geçmesi. Orijinal tarif Hülya' dan, ben hem yarım ölçü yaptım hem de bazı malzemeleri değiştirdim.

Malzemeler :

  • 1 yumurta

  • 40 g. tereyağı

  • 1/2 su bardağı pekmez

  • 1 tatlı kaşığı nişasta (ben mısır kullandım, buğday daha iyi olabilir)

  • çekilmiş fındık veya ceviz veya her ikisi de

  • birkaç damla vanilya

  • biraz karbonat, biraz tuz

  • aldığı kadar un




Fındığı (ve/veya cevizi) rondoda ufak parçalar haline gelene kadar çekiyoruz. Un hariç bütün malzemeleri karıştırma kabına alıyoruz, unu yavaş yavaş ekliyoruz. Benim kullandığım pekmez özel ev yapımı bir harnup pancar pekmezi, kayınvalidemlerin memleketinden geliyor. Siz de doğal pekmez bulabilirseniz daha iyi olur.



Bu tür hamurları mikserin yoğurma ayaklarıyla yapmayı tercih ediyorum. Homojen bir hal aldıktan sonra elimle yoğuruyorum.

Bu hamur açılabilecek kadar yumuşak olmalı, o yüzden unu fazla koymayın. Merdaneyle hamuru açıp kalıpla şekiller kesiyoruz.



Yağlı kağıt serdiğimiz fırın tepsisine yerleştiriyoruz. (Bu tarifle bir büyük bir de küçük tepsi kurabiye çıkıyor.)

180 derecelik önceden ısıtılmış fırında yaklaşık 10 dakikada pişiyor. Rengi döndüğünde hemen çıkarmanızı öneririm, çok pişirmeyin ki sertleşmesin.

Ilınmasını bekledikten sonra kendiniz çay veya kahvenin yanında, bebeğiniz ise ara öğünlerinde tüketebilir :))

Cuma, Kasım 13, 2009

Kıymalı Pide : Çakma Yemek

Hergün yemek yapmak ne kadar sıkıcı bir iş değil mi...
Yemek yapmayı genel olarak seviyorum ama ne yapacağını bilememek insanı çok daraltıyor. Böyle durumlarda ben "çakma" yemeklere yöneliyorum. Yani ev yapımı hamburger, iskender gibi :)) Tabii ki gerçeği gibi olmuyor, özellikle iskenderin başarılı olduğunu söyleyemeyeceğim maalesef. Eğer bunlar da olmazsa zaten eşimle ortak favorimiz makarna türevleri veya noodle çeşitleri oluyor menüde. Kendi kendime makarna sosları uyduruyorum, ama genelde araştırıp yapıyorum. Geçenlerde ıspanak soslu yapmıştım, tavsiye ederim süper oluyor. En azından farketmeden sebze yemiş oluyor insan.
Anlayacağınız üzere hiç annemin kızı olamadım ben. Annem brokoli, pırasa gibi şeylerle hayatını geçirebilir; iki hafta et yemese aramaz, gizli vejeteryan gibi birşeydir. Babamda da şeker olduğu için aynı şekilde beslenir. Ama erkek kardeşim ve ben kesin hastanede karışmışız :)) Kebap, fast-food ne olursa, öyle diyeyim çok da ayrıntıya girmeyeyim. Bu aralar kardeşim işi dolayısıyla çok şehir dışına çıkıyor ve Urfa artık en sevdiği yer, tabii ki yemeklerinden dolayı :))


Neyse konuyu uzattım dün "ne pişireceğim Allah' ım bugün yaa" günümdeydim kıymalı pide yaptım. Tarif marifetteyze' den. Hamurla oynamak insanı rahatlatıyor, arada yapmalı. Hatta bu yazımda anlattığım  bohça mantıdan veya normal mantıdan yapmalıyım yine bir ara.

Cuma, Eylül 18, 2009

Sarı-Yeşil Sofra ve Boncuklu Peçetelik



Dün akşam son iftar misafirlerimi ağırladım, yine yakın arkadaşlarımız bizdeydi. Renkli bir masa olsun istediğim için sarı ve yeşil ağırlıklı bir sofra hazırladım. Sarı örtümün üzerinde ikea hasır servisler ve bej rengi tabaklarımı kullandım.Masanın orta kısmına ise Tchibo' dan yeni aldığım yaprak servisleri koydum.



Bu peçetelikleri evlenmeden önce yapmıştım. (Aslında kırmızı-siyahlıya da başlamıştım ama tamamlayamadım) Yapılışı gördüğünüz gibi zor değil. Takı malzemeleri satan yerlerde bulabileceğiniz ahşap halkalara tellerle boncukları doluyorsunuz, bazı boncukları ise çiviyle tellerin arasına yerleştiriyorsunuz. Benim sabrım 8 taneye yetmişti, daha sabırlılar 12' yi tamamlayabilirler :))



Bu tuzluk ve biberliğe ise bayılyorum. Taş formlu oldukları için yaprak servislerle uydular.
ekleme : Tuzluk ve biberlik hediye olarak gelmişti, hatırladığım kadarıyla Boyner' dendi.

Çarşamba, Ağustos 19, 2009

Beze



Uzun zamandır yemek yazmamışım. Evde olunca devamlı da yemek yapıyorum ama genellikle çok özelliği olan şeyler olmuyor :))
Beze yapımını ise ilk defa denedim. Assos' ta ikinci annemle yapmıştık orada tutmamıştı. İyi şeker kullanmak çok önemliymiş.
Aslında yapımı inanılmaz kolay. Özellikle börek veya poğaça gibi yumurta sarısı kullanacağınız bir yemek yapıyorsanız kalan yumurta aklarını kullanmak için birebir.

Malzemeler :
2 yumurta akı
2 küçük nescafe fincanı şeker (ben 1,5 kullandım)

Yumurta akına şekeri ilave edip yaklaşık 3 dak. yüksek devirde çırpın. Kıvamı krema gibi olmalı.
Yağlı kağıt serdiğiniz tepsiye kaşıkla döküp sıcak fırına atın. (170-180 derece) Üzeri biraz sararınca hemen fırını kapatın ve tepsiyi fırının içinde bırakın. Fırın soğuyana kadar kalsın, sonra çıkarın.

Salı, Ağustos 11, 2009

Pek Domestik Gördüm Kendimi :)

Assos' tan dönerken yoldan domates almayı ihmal etmedik. Yine süper çıkmadı domatesler ama "kış domatesinden iyidir" diyerek buzluğa domates stoğu yaptım.
Geçen sene koca tencerede hepsini kaynatmış ve kavanozlara doldurmuştum. Kavanoz kapaklarını kaynatmayı unuttuğum için vakumlayamamış ve kilolarca domatesi maalesef atmak zorunda kalmıştım. Kapaklar sıkı kapanmadığı için domates ekşimişti.


Bu sene aynı hatayı yapmamak ve çok da uğraşmamak için sadece rondoda tırt-tırt yapıp kilitli poşetlere koydum. Poşetleri çok yer kaplamamaları için düzleştirip buzluğa dizdim.
Şimdi ben işe gireceğim ya, kışın işten gelince kolay olsun dedim.
[40 kere söylersem olacak, ha gayret]

Cuma, Temmuz 10, 2009

Mikrodalgada Brownie



Bir süre önce Sesiber bu yazısında bu tariften bahsetmişti. Ben de açıkçası biraz korkarak denedim. Nedense mikrodalgada kek gibi birşey pişirmek imkansızmış gibi geldi bana. Dışı pişse de içi pişmez dedim kendi kendime. Yine de Sesiber' in browniesinin görüntüsü cesaretlendirdi beni. Yapmaya koyuldum.

Yorumlarda da belirtildiği gibi piştikten sonra üzerine çiğ olarak dökülecek sosu ayırdıktan sonra yumurtaları ekledim. Böylece çiğ yumurta da yenmemiş oldu. Ben tarife sadece ceviz ekledim. Ve sonuç müthişti. Islak kek sevenler için inanılmaz pratik, 7 dakikada pişiveriyor.



(yalnız benim mikrodalgada Watt ayarlamaya şansı yok, sadece güç seviyesi ayarı var oradan en yüksek 3. kademeyi seçtim. Herhalde 700 W a denk gelmiştir. )

Burada tam tarifini görebilirsiniz.

Pazartesi, Temmuz 06, 2009

Lokma Cafe

Dün akşam Bebek tarafına gitme düşüncesi ile dışarı çıktık, ikinci köprüden Baltalimanı'na girdik ve sahile indik. Nerede otursak diye bakınırken Rumeli Hisarı'nda çok hoş bir yere rastladık. Eski Ali Baba' nın yerine açılan Lokma Cafe hem çay-kahve içilebilecek hem de yemek yenebilecek bir yer.


Önce dışarı oturduk, biraz dekorasyonu inceledim. Açıkçası belli bir akıma bağlı kalmadan her türlü malzemeyi (ahşap, ferforje, plastik gibi) bir araya getirerek uyumsuzluktan uyum yaratılmış. Ferforje sandalyeler ahşap masalarla, ahşap sandalyeler ferforje ayaklı masalarla birleştirilmiş; ağaç kovuğundan koltuk ve ferforje salıncak gibi değişik mobilyalar kullanılmış. Bir de en çok hoşuma giden bir markaya veya tasarıma bağlı kalınmamış; Ikea' dan da koltuklar var, Philippe Starck' ın pleksi glass sandalyeleri de. Genel olarak kullanılan açık renkler ve doğal ahşaplar oldukça sıcak bir hava katmış.



Manzarayı daha iyi görebilmek için üst tarafa geçtik, yemeğimizi orada yedik. Üst taraf kışın kapanabilecek şekilde yapılmış, yer döşemesinde ise bana eski karo mozaikleri anımsatan bir döşeme yapılmış. Tabi karo mozaik kullanılmamış onun yerine karo görünümlü linolium (bir çeşit pvc) kaplama tercih edilmiş. Temizliğinin kolaylığı ve görüntüsünün nostaljikliği açısından çok da doğru bir seçim olmuş bence.


Yemeklere gelirsek, bir cafede seçebileceğiniz gibi yemekler var. Oldukça zengin kahvaltı menüsü (mutlaka bir pazar sabahı tekrar gitmek gerek) makarnalar, pideler ve ana yemekler yer alıyor. Masadaki herkes gibi ben de Fajita tercih ettim. Fajita çok sevdiğim bir yemek olmasına rağmen bazı yerlerde yediğimde bana çok ağır geliyor, sebebi de sanırım biber ve soğanların az pişmiş olarak gelmesi. Bu sefer bilerek soğan ve biberlere dokunmadım. Yemek sonrasında tam kahvehane usülü çay içtik güzel geldi, bir arkadaşımız ise Türk kahvesi istedi. Türk kahvesi çok hoş bir sunumla geliyor, püsküllü minik bir tepside ve yanında lokum ile.



Fiyatlar pahalı değil, normal sayılabilecek rakamlarda.


Aracınızla giderseniz önünde vale var, ücretsiz.


Sonuç olarak eğer yolunuz düşerse aklınızda olsun, sadece atmosferi için bile gidilebilecek bir yer bence. Üstelik mekan çok büyük olduğu için yer olmaması gibi bir durum herhalde nadir yaşanacaktır.

Perşembe, Haziran 18, 2009

Pazar gibi Perşembe



Bu sabah biraz moralim bozuk uyandım, hala da tam düzelebilmiş değilim. Bazen böyle oluyor, enerjim de düşük şu an. Belki sol tarafımdan kalkmışımdır, öyle denir ya.

Neyse sabah böyle kalkınca normal bir kahvaltı mutlu etmeyecekti beni, ben de pazar kahvaltısı gibi hazırladım beş dakikada. Tabi bir de kendime ödülüm olan (eşim çok sevmez ama yine de yer) pancake veya krep seçeneklerinden pancake' i tercih ettim. Hem yapımı çok daha hızlı hem de az malzemeyle çok ürün alınabiliyor. Bir de yumurta yemekten çok haz etmediğim için kendisini yemenin güzel bir yolu bence.

Tarif vereyim, ama ayrıntılı değil hiç baştan söyleyeyim. Hiç ölçü kullanmam ben pancake veya krep yaparken.

[not : Gerçek pancake tarifi daha farklı olabilir benimki kolay olanı]

2 kişilik :

-1 yumurta
-1 bardak süt
-1/2 paket kabartma tozu
- aldığın kadar un
- 1 çimdik tuz, 1 çimdik şeker

Hepsini mikserle çırpıp sıcak yağlanmış tavaya kepçeyle koyuyoruz. Küçük pancakeler yaptığım için yarım kepçe yeterli geldi. Bir yüzü pişince diğerini çevirip o yüzünü de pişiriyoruz, işte bu kadar. Bir de çok yağlı olmaması için küçük bir öneri : küçük bir kaseye çok az sıvı yağ dökün, tavaya bu kaseden fırçayla aldığınız yağı sürün. Böylece yüzen yağlar olmaz, sadece gerektiği kadar yağlanır.

Çok az tuz ve çok az şeker koyulduğu için bu tarif ne tuzlu oluyor ne de tatlı. Yani peynirle de yiyebilirsiniz, reçelle de.

Salı, Haziran 16, 2009

Kaçamak



Geçen akşam evde tek olunca ufak bir kaçamak yapayım dedim, ton balıklı sandviç ve patates kızartması benim akşam yemeğim oldular...

Keşke patates kızartması vitamin dolu, fena yararlı birşey olsa, her gün yerim :))

Salı, Mayıs 12, 2009

Çakma Çerkez Tavuğu ve Biraz Nostalji



Benimle aynı jenerasyon olanlar hatırlayacaktır, annelerimiz veya tanıdıklarımızın anneleri yemekleri şekil verip sunarlardı. Benim annem hep balık yapardı, özellikle patlıcan salatasından. Artık pek yapan yok gördüğüm kadarıyla. {Bu ara annem konusunda biraz hassasım, çok uzaklara gidiyorlar temelli...}

Bugün gelecek misafirlerim için nostaljik bir şekil yaptım. Çerkez tavuğunu hazırladıktan sonra kayık servis tabağına döküp kaşıkla şekil verdim. Gözüne ve kuyruğuna ceviz koydum.

Tarifi isteyen olursa ekleyebilirim, ama yazdığım gibi benimkisi çakma çerkez tavuğu...

Cuma, Mayıs 01, 2009

Kolay Ekler Tarifi



Başlamadan önce tarifi aldığım ve bizzat onun ellerinden bu ekleri yediğim arkadaşım İlknur' a teşekkürlerimi iletiyorum. İnşallah seninki kadar güzel yapabilmişimdir.

Ekler deyince gözünüzde büyümesin hazır ürünlerden yardım alarak hiç pişirmeden bu tatlıyı yaptım.

Malzemeler : (12 adet ekler için)

- 1 adet Dr. Oetker Dolgu Kreması

- 2,5 çay bardağı süt

- 1 paket kedi dili bisküvi (24 adet)

- 2 paket çikolata

- Süslemek için fıstık

Öncelikle dolgu kremasını tarife göre hazırlıyoruz. (1 pakete 2,5 çay bardağı süt ekleyip önce düşük devirde 1 dak. sonra en yüksek devirde 1 dak. daha çırpıyoruz) Kedi dili bisküvilerin birini biraz süte batırıp üzerine dolgu kreması sürüyoruz. ( kedi dili bisküvide şekerli olan kısım tabana ve en üste gelecek) Üzerine bir kedi dili bisküvi daha kapatıyoruz. Böylece içi kremalı sandviçlerimiz hazır oluyor. Bu şekilde hepsini hazırlıyoruz.

Çikolataları benmari usülü (kaynayan bir tencereye bir kap oturtup onun içinde) eritiyoruz. Hazırladığımız kedi dili sandviçlerinin üzerini bu çikolatayla kaplıyoruz.

Çikolata daha sıcakken üzerini fıstık, hindistan cevizi veya bademle süslüyebiliriz. Eklerlerimiz hazır.

not : Çikolata için önerim iki paketi de bitter çikolata kullanmanızdır. Ben birini sütlü kullandım, rengi baya açık oldu o yüzden.

Salı, Nisan 14, 2009

Pötibör Kurabiye


Kurabiye yapmak isterken evde un kalmadığını farkederseniz ne yaparsınız? Unsuz uydurmasyon tarif yaratırsınız :))



Malzemeler : (25-28 adet için)

300 g. pötibör bisküvi (1,5 paket)

1 yumurta

1 su bardağı süt

50 g. margarin

1/2 paket kabartma tozu

1/2 bardak parçalanmış ceviz

1/2 bardak kuru kayısı ve kuru incir karışımı

üzerine dökmek için pudra şekeri

Yapılışı :

Bir yumurtayı çırpıp içine yağı ekleyin. Pötibör bisküvileri rondo gibi bir alette un haline getirin. Yumurtalı karışıma ekleyip karıştırın. Sütü yavaş yavaş ilave edip kıvamına bakın. İçine ceviz ve kuru meyveleri ekleyin. En son kabartma tozunu da ekleyip iyice yoğurun. Kıvamı baya vıcık olduğu için kaşıkla da yapabilirsiniz. Tepsiye küçük parçaları elinizde yuvarlayarak dizin. 160 derecelik fırında 25-30 dakika pişirin.

Çıkardıktan sonra ılınmasını bekleyin üzerine pudra şekeri serpin.

not : Fırın ayarında ben sadece üst ve altı açarak pişirdim. Turboyu kullanmadım.

Çok tatlı sevmediğim için kurabiye hamurunun içinde şeker kullanmadım sadece üzerine pudra şekeri serptim. Çok tatlı seviyorsanız hamuruna da biraz koyabilirsiniz.

Cuma, Mart 20, 2009

Soya Soslu Kanat



Birkaç hafta önce yakın arkadaşlarımız bize yemeğe gelmişti. O gün de aynı arkadaşla bütün gün gezince yemeğe çok az zamanımız kalmıştı. Çok yakınlarımız olduğu için problem olmuyor tabi. Ortaya güzel bir salata yaptıktan sonra ana yemek için soya soslu kanat ve erişte yaptım.

Soya soslu kanat yapmadan bir gece önce  kanatları soya sosunda bekletirseniz çok daha lezzetli olurlar. (Bir de soya sosunda light olanı kullanıyorum, normalleri aşırı tuzlu oluyor.) Kanatları pişirmenin püf noktası, önce yüksek ateşte hafif kızartmak sonra kısık ateşte yavaş pişirmek.

Yanına yaptığım erişte ise eşimin babannesinin bize yaptığı Trakya'da kesme denilen erişte.

Çarşamba, Mart 11, 2009

Maş Fasülyesi Salatası



Maş Fasülyesi bakliyatlar arasında en sevdiklerimden ve salatası müthiş oluyor. Maş fasülyesi isim itibariyle yabancı gibi olsa da Güneydoğu Anadolu mutfağında çok kullanılıyor ve protein açısından çok zengin. Görüntüsü börülcenin ufağına benziyor.

Yemeği de yapılıyor sanırım ama hiç denemedim.

Malzemeler (4-6 kişilik)

- 1 su bardağı maş fasülyesi

- yarım demet maydanoz

- 3-4 dal taze soğan

- 2 yemek kaşığı zeytinyağı

- 1-2 yemek kaşığı nar ekşisi

- tuz, sumak, kırmızı biber

Bir gün önceden (veya geceden) maş fasülyesini ıslatın. Ertesi gün üzerini bir parmak kadar geçecek suda haşlayın. ( fazla haşlanırsa kabukları soyuluyor) Yıkayın ve süzün.

İnce kıyılmış maydonozları, taze soğanları katıp karıştırın. Baharatları ve zeytinyağı ile nar ekşisini de ekleyin.

Özellikle et yemeklerinin yanına güzel gidiyor.

Cumartesi, Şubat 21, 2009

Domatesli Peynirli Pizza

 



Dün kendime pizza yaptım. Bu sefer sosis, sucuk kullanmadım. Sadece üç çeşit peynir (beyaz peynir, light beyaz peynir, kaşar peyniri) , domates ve kekik kullandım.

Öncelikle hamuru daha önce yazmış olduğum Jamie'nin pizzası ndaki tarifle yaptım ama ölçüleri düşürdüm. Kaşar peynirini ilk başta koymadım, pizza pişmeye yakın fırından çıkarıp üzerine serptim ve beş dakika daha pişirdim. Hazır pizzalardan daha güzel oluyor kesinlikle.

Bir de öneri, eğer kaşar yerine mozarella peyniri kullanırsanız çok daha iyi sonuç alırsınız.

 

Cuma, Şubat 13, 2009

Sebzeli Noodle

Oldum olası makarna türevi herşeye bayılırım. Benim için başlı başına bir öğündür.

Noodle (Çin Eriştesi) ise normal makarnadan tad olarak daha farklı, bana göre daha da lezzetli. Kendime öğlen, eşimle beraber ise akşam yemeği olarak haftada bir-iki kere yapıyorum. Bu seferki ise en basit haliyle, sadece birkaç sebzeden oluşan ve tamamen kendi keyfim için yaptığım öğle yemeğimdi :))

Malzemeler :

- Noodle (Pakette 6 parça halinde oluyor, bir kişi için 1-1,5 parça yeterli)

- 1 adet kırmızı biber

- 1 diş sarımsak

- 1 diş taze soğan

- 1 avuç soya filizi

- Tuz

- Soya Sosu

- Acı Sos (opsiyonel)



Öncelikle suyu kaynatıp (biraz tuz attıktan sonra)  içine noodle' ımızı atıyoruz. Sebzelerimizi pişirmek için küçük bir tencereye (veya tavaya) bir kaşık kadar zeytinyağı koyup küçük küçük doğradığımız kırmızı biberi, taze soğanı ve sarımsağı atıyoruz. 5 dakika kadar pişiriyoruz. Biberler yumuşayınca içine soya filizini, bir çay kaşığı kadar acı sos ve bir çorba kaşığı kadar soya sosunu ekliyoruz. { Soya sosu yeterince tuzlu olduğu için bir daha tuz eklemenize gerek kalmıyor.} Bu aşamada ben soya filizini çok diri sevmediğim için birkaç dakika daha pişirmeye devam ediyorum.

Noodle'ımızı kontrol edip istediğimiz kıvama gelip gelmediğine bakıyoruz. Noodle'ı da yumuşak sevdiğim için pişmesi 8-9 dakikayı buluyor. Sonra noodle' ı süzüp pişirdiğimiz sebzelere ekleyip kısık ateşte biraz döndürüyoruz. Yemeğimiz hazır.



Not : - Ölçüler bir kişi içindir. Yapacağınız kişi sayısına göre arttırabilirsiniz.

          - İki kişi ve daha fazla kişi için yapacaksanız bir adet kuru soğanı başta kavurup üzerine sırasıyla sebzeleri eklemenizi öneririm. Bir kişiye soğan çok fazla olduğu için ben koymadım.

         - Zevkinize göre bu sebzelere ek olarak et, tavuk veya ton balığı ekleyebilirsiniz.