rosacea etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
rosacea etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Cuma, Şubat 02, 2018

Rosacea ve Beslenme


Rosacea teşhisi konulduğunda hemen size sıcak içeceklerden, baharattan ve acılı yemeklerden uzak durmanızı söylerler. Bana da söylediler ve yaptım da. Hiçbir değişiklik olmadı. 
Acaba kaçınmamız gereken şeyler bunlar mı, ya durum daha farklıysa..
Açıkçası benim beslenme bilincine ulaşmam iki senemi aldı. (Rosaceanın ilk 6 senesi bunlardan habersiz geçti) Birçok makale ve kitap okudum bunlarla ilgili. İşin özü maalesef artık yediğimiz hiçbir şeyden yeterli vitamin-minerali alamıyoruz, birçok ürünün genetiğiyle oynanmış durumda ve aslında bizim vücut yapımız bunlara müsait değil. Bu yüzden de çok daha fazla dikkatli olmamız gerekiyor özellikle de otoimmün veya kronik bir hastalığımız varsa. 
Hiçbir hastalığın tek başına seyrettiğine inanmıyorum ben, mesela benim rosacea ile bağırsak sağlığı arasında çok büyük ilişki var. Beslenmemi değiştirdiğimden beri gaz ve kramp sorunum tamamen bitti. (Ne zaman beslenmemin dışına çıkıyorum o zaman bu rahatsızlıklarım anında ortaya çıkıyor)

Bana beslenme düzenim ile ilgili çok soru geliyor, hepsine de birazdan anlatacaklarımı anlatıyorum. Bir kısmı "yapamam çok zor" diyor, bir kısmı buna zaten inanmıyor (kesin ilaç kullanıp söylemiyor diyor), çok küçük bir kısmı ise bu konu hakkında düşünüp uyguluyor. İşin kimyasal ve tıbbi kısmını anlatmak bana düşmez ama bu konuda uzman birini önerebilirim. Mutlaka Dr. Ayşegül Çoruhlu' nun kitaplarını okuyun. Kitaplardaki her şeyi uygulamak zorunda değilsiniz ama vücut, daha da önemlisi hücre nasıl işler, hastalık nedir onu öğrenebilirsiniz.

Bundan sonra anlatacaklarım tamamen benim deneye yanıla, araştırıp kendime uyguladığım şeyler. Eğer tereddütünüz varsa doktorunuza danışın. 

1. Sebze Ağırlıklı Beslenme (özellikle çiğ) 
Ülkemizin yörelerine göre değişmekle birlikte maalesef beslenme düzenimizde çok az sebze var. Oysa ki her gün, hatta her öğünde mutlaka sebze bulunmalı. Hatta sebze alımını arttırmak için sebze suyu içilmeli. (sabah aç karnına tercih ediyorum ben)

2. Glutensiz Beslenme
Beni en çok etkileyen gluten. Bağırsak kramplarından rosacea nın alevlenmesine kadar birçok etkisi var. Tamamen kestiğimde çok iyiyim. (Benim bahsettiğim glutensiz beslenmek gidip pirinç unundan yapılan makarnayı yemek değil, yanlış anlaşılmasın. Glutenden kaçarken şeker yüklemesine hiç gerek yok)

3. Rafine Şekersiz Beslenme 
Aslında buna hem rafine şeker hem de katkı maddesi dememiz gerekiyor. Hepsi tamamen kesilmeli

4. Protein Kaynakları 
Eskiden protein kaynağı benim için sadece kırmızı etti. Ama artık az kırmızı et, yumurta ve bol balık ve bitkisel proteinleri daha çok tercih ediyorum

5. Meyve
Her gün iki porsiyon meyve mutlaka. Sabah saatlerinde daha iyi.

6. Sağlıklı Yağlar
Zeytinyağı, çiğ kuruyemiş, avokado, tereyağı

7. Baharatlar
Cilt doktorlarının kaç dedikleri. Ne kadar çeşitli baharat, o kadar iyi

8. Takviye
Yine araştırmalarım sonucu benim bulduklarım aç karnına probiyotik ve yağlı yemekle omega3
(Kendime not : Bunları almayı atlamamalıyım.) Probiyotik olarak kefir ve yoğurt da her gün mutlaka. (ev yapımı sirkesiz-limonsuz fermente turşu da çok faydalı)

9.Su
Yine atladığımız bir konu. En az 2 lt su içmek çok çok önemli.

Bunların dışında en sıkıntılı olabilecek konu bir de laktoz. Yani inek sütü ürünleri. Peynir için çözüm kolay, zaten sevdiğim keçi peynirine geçtim. Ama sütten vazgeçemediğim için laktozsuz tüketiyorum. Onu da bırakmak için çabalıyorum.

Tekrar yazıyorum, bunlar benim kendi araştırmalarım sonucu edindiğim bilgiler. Hiçbir cilt doktorunun önerisi değildir. Bu şekilde beslenerek rosaceanın %80 inden kurtuldum. Bunların dışına çıkıp kaçamak yaptığımda veya çevrel faktörler sebebiyle (yorgunluk, uykusuzluk, hastalık) yine rosacea belirtileri ortaya çıkıyor ama hemen gerekli önlemleri aldığımda (bu beslenmeyi katı şekilde uyguladığımda) üç gün içinde kurtuluyorum. İleride içeride bir şeyler bozulursa belki farklı şeyler de denemem gerekebilir ama şu an bu şekilde beslenmeyle her şeyi çözüyorum.
Rosacea nın dışında sindirim sistemiyle ilgili yaşadığım sıkıntılardan da kurtuldum. Gaz, şişkinlik ve krampları yaşamıyorum artık. 7 kilodan fazla verdim bu dönemde ayrıca. Bir taşla bir sürü kuş!
Ben beslenmem kısıtlanıyor diye hiç düşünmüyorum, resmen aydınlanmış hissediyorum kendimi. Çöp yemiyorum.

İşin kozmetik tarafına gelirsek Rosacea kremleri tabii ki kullanılır, ama yüzeyseldir. İçeriden tedavi edilmedikçe tam bir iyileşme sağlanması maalesef zor. 

Alerji testlerine güvenmediğim için yaptırmadım, vücudumu dinledim. Kendinizi en iyi bilen sizsiniz, belirtileri göz ardı etmeyin. 

Perşembe, Şubat 01, 2018

Rosacea için MAkyaj Ürünü : Rosaliac CC Creme


Rosacea ile ilgili birçok yazı yazdım daha önce, bu hastalıkla sekiz senedir beraberiz. İlk yıllarda çok kötü dönemler geçirdim, bir sürü antibiyotik kullanmak zorunda kaldım. Bunun sıkıntılarını da birkaç sene sonra görmeye başladım. Yaklaşık bir buçuk senedir ise kendisini beslenmeyle kontrol altına almayı başardım. Yine ataklar yaşıyorum ama çok çabuk geçirebiliyorum. Neler yaptığımla ilgili bu yazıma bakabilirsiniz. 
Ama özet olarak glutensiz, mümkün olduğu kadar rafine şekersiz, az kırmızı et, bitkisel protein ve bol sebze içeren bir diyet uyguladığımda sorunlarım çözülüyor. Aç karnına yeşil sebze suyu, probiyotik ve omega3 takviyeleri de atakların çabuk geçmesini sağlıyor. Zaten bu beslenme aslında herkes için geçerli ama alışkanlıklarımız dolayısıyla sağlık alarm vermeden bu değişikliği yapmak genelde mümkün olmuyor.

Bugün bahsetmek istediğim aslında rosacealı, kızarmaya meyilli, hassas ve kuru ciltlerin sevebileceği bir makyaj ürünü. La Roche Posay Rosaliac CC Creme. (Daha önce buna benzer birçok ürün denedim ve hiçbirinden memnun kalmadım) Beni en çok sevindiren gerçekten kuru cildimi nemlendirmesi oldu. Genelde sivilce kızarıklığını kapatan ürünler oluyor piyasada, bunlar yağlı ciltlere yönelik olduğu için benim cildimi olduğundan da kötü yapıyordu. Pul pul dökülüyordu cildim bunları kullandığım zaman. Rosaliac Cc Creme ise ciddi anlamda nemlendiriyor, orta kapatıcılıkta (çillerim hala gözüküyor ki benim sevdiğim görüntü bu) cilt tonunu eşitliyor ve sağlıklı bir görüntü sağlıyor. Spf 30 içeriyor. Renk alternatifi yok ama birçok cilt tonuna uyacağını düşünüyorum. Eğer kapatıcılığı yeterli gelmezse üzerine fondöten geçebilirsiniz. Ben fırçayla uygulayıp üzerine ince bir pudra geçiyorum, benim için oldukça yeterli. 
İlk kutum bitmek üzere, mutlaka ikinciyi alacağım. 

Cuma, Şubat 17, 2017

Rosacea-Güncelleme


Rosacea ile ilgili daha önce de yazılar yazmıştım. Arama yapıp gelenlerin eski yazılarıma ulaşması sebebiyle bir güncelleme yapmam şart oldu.
Öncelikle bu yazımı okumanızı tavsiye ederim. Cildimin kötü durumu o yazımda var. Sadece kızarıklık yaşayıp morali çok bozulanlara yanaklarımın komple acıyan-gece üzerine yatamadığım sivilcelerle dolu şekilde yaklaşık iki yıl geçirdiğimi hatırlatmak istiyorum.
Son dr ziyaretimin üzerinden yaklaşık bir buçuk sene geçti ve o zamandan beri antibiyotik kullanmıyorum. Öncesinde ataklarımın arası altı ay kadardı. 

Günlük Cilt Bakımı:
Cilt bakımı için hala "kozmetik" ürünler kullanmaya cesaret edemiyorum. Yine dermo kozmetik ürünlerden devam ediyorum. Bir çok markanın (Avene, Bioderma, La Roche Posay gibi) hassas ve kızarık ciltler için formüle edilmiş ürünlerini bulmak mümkün. Denemeden iyi gelip gelmediğini anlamak maalesef pek mümkün değil.
Mesela ben temizleme suyu olarak Bioderma Sensibio H2O , yıkama için TTO çay ağacı temizleme köpüğünü, nemlendirici olarak Avene Antirougeurs jour kullanıyorum. Benim rosacea aknelerle seyrettiği için Bioderma Sensibio Global de sebum dengesi için işe yarayabiliyor. Bunların dışında LR ürünlerinden acil durum spreyini tonik olarak, cildim çok kuruduğunda da derma intense adlı kremini kullanıyorum. Makyaj temizleme için hindistan cevizi yağı kullanıyorum. Bunun için bir miktar hindistan cevizi yağını alıp tüm yüzüme ovalayarak sürüyorum sonrasında ıslak pamukla siliyorum. Sonrasında nemlendirici kullanmama gerek kalmıyor, çünkü verdiği nem yetiyor.
Gece yatmadan önce son gittiğim doktorun reçetesindeki bir yapma krem var onu sadece sivilcelerin üzerine uyguluyorum. 
(Bütün doktorların teşhis koyar koymaz yazdıkları Roza benim cildimi resmen yakmış, onu anlıyorum. Herkese her şey iyi gelmez. Size iyi gelmediğini yalnızca kendiniz çözebilirsiniz.)

Makyaj :
Bu cilt durumuna uygun makyaj malzemelerinin bir çoğunu denedim. Yazın kullanabiliyorum ama kışın benim cildimi daha da fazla kuruttukları için daha kötü etkilediklerini farkettim. O yüzden normal fondötenlerin nemlendiren ve mineral içerikli olanlarını tercih ediyorum. Çünkü benim cildim oldukça kuru ve soğuklarda savunmasız bırakmak daha fazla tahrişe sebep oluyor.
Eğer kozmetik ürünleri sizin rahatsızlığını arttırıyorsa tabii ki kullanmamanız gerekiyor. Hele ki şiddetli ataklarda cildi bir süre dinlendirip kendini onarmasına izin vermek yapabileceğiniz en iyi şey olabilir.

Beslenme : 
Beni en çok etkileyen faktör beslenme. Maalesef bunu çok kısa zaman önce farkettim ve denemeler yaparak glutenin oldukça fazla etkilediğini gördüm.
Beslenmenin rosacea' ya etkisini maalesef gittiğim hiçbir doktor kabul etmedi. Sadece sıcak, baharatli yiyecekleri çok tüketmemem gerektiğini söyleyip gönderdiler. Ama yabancı kaynaklarda okuduğum kadarıyla sanılandan daha çok etkili. En çok gluten, süt ürünleri ve maya içeren yiyecek-içecekler bu cilt hastalığını tetikler deniyor. Alerji-intolerans testlerini pek güvenilir bulmadığım için kendimi deneyerek glutenin ve mayanın bana iyi gelmediğini tespit ettim. 
Sabahtan akşama kadar yediklerimin tost-pizza-makarna şeklinde olduğu bir günün ertesinde burnumun her yerinde çıkan sivilcelerle karşılaştığımda gluten ile ilişkimi tamamen kesemesem de baya azaltmak kararını verdim. 
Yaklaşık iki aydır (kaçamaklarla olsa da) glutensiz beslenmeyi deniyorum;
Şu an cildim daha nemli ve sivilceler hem daha az çıkıyor hem de çok daha çabuk geçiyor. 

Glutensiz beslenmenin dışında, kızartmalardan uzak durup daha çok sebze ve meyve yemeye çalışıyorum. 

Sonuç :
Bana hep sorulan soru "Kurtuldunuz mu?" Cevabım şimdilik hayır. 
Hala uğraşıyorum ama kontrol altına alabildiğimi düşünüyorum. Benim için geçerli olanlar sizin için geçerli olmayabilir. Doktor değilim sadece yedi senelik tecrübemi ve araştırmalarımı paylaşıyorum. 
Öncelikle mide-barsak sisteminizde bir sorun olmadığından emin olun (candida mantarı ve helicobacter pylori gibi). Beslenmenin önemini atlamayın, gluten ve süt gibi yiyecek ve içecekleri bir süre bırakmayı deneyip kendinizde olan değişiklikleri izleyin.
Probiyotiklerin yararı da çok. Hem hap şeklinde destek olarak hem de fermente turşu, ev yoğurdu, kefir gibi yiyeceklerle almanız mümkün.

Pazartesi, Şubat 02, 2015

Rosacea GEÇMİŞİM ve ŞU ANKİ DURUM


Rosacea' yla ilgili o kadar çok mail, mesaj ve yorum alıyorum ki uzun zamandır bahsetmediğim bu konu ile ilgili yaklaşık beş senede yaşadıklarımı ve öğrendiklerimi toparlayan bir yazı yazmak istedim. 
 Başlamadan şu uyarıyı yapmak istedim : rosacea' nın birçok çeşidi var ve benimkisi başlama tarihi itibariyle biraz farklı. Bana iyi gelenler size iyi gelmeyebilir. Mutlaka doktorunuzun tavsiyelerini dinleyin.

Başlangıç :
Benim rosacea' nın başlangıcı ilk olarak hamileliğimin 8. haftasına denk geliyor. Birden çıkan sivilce benzeri şeyler ve hafif kızarıkla başladı. İlk gittiğim doktor tanısını akne rosacea şeklinde koydu. Sonra bir sürü doktor değiştirsem de tanıları hep aynı kaldı.

Atak dönemi :
Hamileliğim süresince sadece dışarıdan sürülen birkaç kremle idare ettim, hiçbiri tam anlamıyla çare olmadı. Gerçi doğuma kadar çok çok kötü durumda değildi. 
Doğumdan sonra emzirme dönemiyle beraber yavaş yavaş gerçekten kötü bir hal almaya başladı. Kızım bir yaşını geçtikten sonra cildim alev alev yanan bir ateş topuna döndü. Önce kaşıntıyla başlayıp sonra tüm yanaklarımı kaplayan büyük ve acılı sivilce benzeri şeyler çıkmaya başladı. Bu sefer de emzirdiğim için ilaç alamadım ve bu şekilde birkaç ay daha geçti. O dönem dışarı bile çıkmak istemiyordum, devamlı yüzümde yanma hissi ve yastığa değdiğinde bile acıyan yanaklarım sebebiyle sanırım bunalımdaydım. Emziriyordum ama sütümün de azaldığını hissediyordum.
Artık son gittiğim doktor cildin bu kadar uzun zaman atak döneminde kalmasının kalıcı hasarlar bırakabileceğini söylemesi sebebiyle önce yavaş yavaş emzirmeyi bıraktım (zaten o dönemki psikolojimden oldukça azaldığı için zor olmadı), sonra da ilk olarak antibakteriyel bir ilaç, o işe yaramayınca antibiyotik tedavisine başladım. 
Antibiyotik iyi geldi ama sonrasında altışar ay arayla iki kere daha atak yaşadım ve yine ikişer kutu antibiyotik içtim. (Bu kadar antibiyotiğin uzun vadeli vücuda verdiği zararları da ileride göreceğim sanırım)

Kontrol dönemi :
Gittiğim doktorlarda hep aynı antibiyotik tedavisi karşıma çıktığından artık bunalmıştım. Hangi doktora gitsem benim durumum için tek tedavinin bu olduğunu söylüyorlardı. (Eğer kılcal damarlar cilde yakın olsaymış lazer de uygulanabilirmiş, ama bende durum öyle değildi) 
Sonra yakın bir eczacı tanıdığımız uzun zamandır ilaç hazırlamamasına rağmen benim durumumu görünce dayanamadı ve bana bir ilaç hazırladı. (Bildiğim kadarıyla akne tedavisinde kullanılan bir ilaç) Sadece geceleri sivilcemsi şeylerin üzerine sürüp yattım ve sabah kalktığımda da yine akne tedavisinde kullanılan tonikle o bölgeyi silerek temizledim. Yavaş yavaş iyi gelmeye başladı bu tedavi. Ama bir anda geçirmedi. 
Arada çıkan sivilceleri bu şekilde kontrol altına aldım. Yine çok stres altındaysam, çok yorulduysam (mesela geçen sene çalışırken aşırı yoğun olduğum dönemde) yine küçük çaplı bir atak dönemi yaşadım. Bu sefer yanaklarımda değil burnumun üzerinde çıktılar. Bir süre sonra da sinüzitle uğraşmaya başladım. Sinüzit ve burun üzerindeki rosacea' nın beraberliği pek de tesadüf olmadı bence. Bu durumla beraber içten gelen durumların rosacea yı tetiklediğini de düşünmeye başladım. 

Şu an : 
Hala burnumun üzerinde ve çenemde zaman zaman acıyan sivilcemsi şeyler çıkıyor ama kullandığım ürünlerle kontrol altına alabildiğimi düşünüyorum. Kızarıklık aşırı durumda değil. Zaten hep cildimin özelliği olan "kırmızı yanak" halim devam ediyor ama yüzümün diğer bölgelerinde sorun pek yok. Kuruluğa henüz bir çare bulamadım. Kiehl' s ın serumunu gece yatmadan önce kullanıyorum, gündüz nemlendirebilmek için (içinde üre olduğu için cilt doktorlarının pek sevmemesine rağmen) excipial lipo ya ihtiyaç duyabiliyorum.

Öneriler : 
Bu öneriler beş senede benim araştırdıklarımı, öğrendiklerimi ve sağolsun beni okuyan insanların üşenmeden sayfalarca maillerinde yazdıklarını çok kısa olarak içermekte. 

- Benim arada sırada aldığım biotin takviyesi mantıklı bir öneri bence. Hem saç, hem cilt hem de tırnaklar için çok faydalı. Özellikle doğum kontrol hapı kullananların cilt lekelenmelerini engellemek için almaları iyi olurmuş, bu bir eczacının önerisiydi. 
- Cilt hastalıklarında ilk akla gelen organ çoğu zaman karaciğer oluyor. Karaciğer enzimlerine bir baktırmak iyi olabilir.
- Aynı şekilde midedeki helicobakter pylori de rosacea ya sebep olabiliyormuş. Bu daha çok takip ettiğim yabancı rosacea forumlarında bahsedilen bir bilgi bu.
- Beslenme de rosacea sebeplerinden biri olarak gösteriliyor. Bende bir sebep olarak karşıma çıkmasa da çoğunlukla baharatlı, acılı ve sıcak yemeklerin sebep olabileceği söyleniyor.
- Vücuttaki yararlı bakterileri arttırmak da bir öneri olabilir. Bunun için probiotik alımı gerekli. 
- Ve son olarak laktoz intoleransı. Yani inek sütü içeren tün besinlere karşı vücudun tepki vermesi, bu da sebeplerden biriymiş. İnek sütü ve süt ürünlerini tamamen diyetinden çıkardıktan sonra rosacea yı atlattığını söyleyen bir mail vardı. Ben de oldukça azalttım diyebilirim bu mailden sonra. 

Başta yazdığım gibi bu yazdıklarımın bazıları iyi gelebilir, bazıları iyi gelmeyebilir. Tamamen benim tecrübelerimi içeriyor. Eğer böyle bir rahatsızlığınız varsa tedavinizi aksatmayın. Önerilerimi deneyebilirsiniz. 
Ama en önemlisi bu hastalığını büyük kısmının psikolojik olduğunu unutmayın. Biliyorum bir süre sonra kısır döngüye giriyor : durum kötüleştikçe psikoloji bozuluyor, psikoloji bozuldukça da bu sefer daha daha kötüleşiyor. 
Doktorların "kronik hastalık bu, geçmez"  sözüne çok da bakmayın, azaltılabileceğine inanın.  
Evet yüzünüze, her gün aynada gördüğünüze bu duruma bakmak kötü ama tek hastalığınız buysa şükredin, gerçekten çaresiz hastalıklarla boğuşan bir sürü insan var.

EKLEME (17.02.2017) 

Son güncel yazı için buraya bakabilirsiniz. 

Salı, Mart 11, 2014

Favori Cilt Bakım Ürünleri

 

Zaman zaman kötüleşen rosacea hastalığım var biliyorsunuz ve bu konu hakkında her gün bir çok mail alıyorum. Şu an oldukça iyi durumda, eğer hastaysam (faranjit-sinüzit tarzı) mutlaka rosacea da atağa geçiyor. Sinüzit olduğumda burnuma yerleşmişti en son. Durum bu şekilde olunca doktorlar kabul etmese de bu hastalığın vücudun içinden tetiklendiği benim için kanıtlanmış oluyor. Öncelikle bağışıklık sistemini kuvvetlendirmek gerekiyor kesinlikle.
Ben yediklerime daha çok dikkat etmeye çalışıyorum. Vitamin ( özellikle çinko ve biotin iyi gelebiliyor) alıyorum ve küçücük bir lezyon görsem hemen prosacea diye bir kremim var onu sürüyorum. Bu kremi ilk olarak sağolsun bana shopping mage almıştı Amerika' dan, sonra da her giden arkadaşıma sipariş veriyorum. Bende etki eden tek krem formunda ürün.
Cildimi temiz tutuyorum ama her gün köpük köpük yıkamıyorum. Her akşam Bioderma Sensibio H2o ile temizliyorum, ardından Mario Badescu Aloe Vera toniğiyle siliyorum ve control cream uyguluyorum. Control cream nemlendirmede yeterli gelmezse Kiehl's multi corrective cream de kullanıyorum üzerine. Bebak temizleme jelini ise haftada iki-üç kere falan kullanıyorum.
Göz kremi olarak tam anlamıyla memnun kaldığım bir ürün yok, şu an Estee Lauder' ınkini deniyorum.
 
Bir de benden bütün ciltler için ufak bir ipucu, yüzünüzü yıkadıktan sonra kesinlikle havluyla kurulamayın. Kağıt havluyla kurulayın ve çöpe atın. Elimizi kurularken kullandığımız havlularda bakteriler birikiyor ve temizlenmiş cildi kurulurken tekrar kirletmiş oluyoruz aslında.
 
(Bioderma' yı eczane-online dermokozmetik sitelerinden, Kiehl's i mağazalarından, Bebak ürünlerini Watsons-Gratis gibi kozmetik mağazalarından ve Mario Badescu' yu online alışveriş sitelerinden-Limango gibi- temin edebilirsiniz.)

Salı, Şubat 05, 2013

Mario Badescu ve Rosacea Son Durum


Rosacea hastalığı ile ilgili o kadar çok mail alıyorum ki, bu kadar çok insanı etkileyen bir hastalık olması beni üzüyor. Geçen seneki aynaya bakamadığım dönemi kimsenin yaşamasını istemem, ayrıca yüzde devamlı olan acı daha da kötü.
Benim durumumu merak edenler var, onlar için kısa bir özet geçeyim:
Hamileliğimin başlarında ufak tefek sivilce benzeri şeylerle başladı rosacea bende, sonra giderek artan bir seyri oldu. Hamilelik nedeniyle sadece topikal ilaç kullanabildiğim için kontrol altında tutmak bile imkansızdı. Doğumla beraber biraz azalsa da sonra en kötü dönemine geçti. Yüzümün acısından yan yatmak bile çok zordu, bu sefer de emzirdiğim için ilaç almayı oldukça fazla erteledim. En son -artık doğumdan on beş buçuk ay sonra- cilt doktorunun "bu atak halinin bu kadar sürmesinin cildin yapısında kalıcı değişikliklere neden olacağını" söylemesi üzerine çocuk doktorumuzun ve artık sütümün azalmasının da verdiği cesaretle anne sütünü kesip yan etkileri oldukça fazla olan bir antibiyotik kullandım. On beş gün süren bu süreç bile yan etkilerden dolayı çok sinir bozucuydu.
İlaç bittikten ancak üç-dört ay sonra cildim düzelmeye başladı. Önce sivilce benzeri oluşumlar söndü, sonrasında da kızarıklık giderek azaldı. Uzun zamandır da yanaklarım ve çene bölgem ağrılı sivilcelere hala müsait ama onları akne kremleriyle kontrol edebiliyorum. Kızarıklık oldukça az ama hassasiyet hala var, kullandığım ürünlere çok dikkat ediyorum.
Bioderma H2O, Kiehl' s temizleme sütü ve gece serumu, Bionike Rose Defense kremi kullandıklarım arasında. Bunlar kötüleştirmekten öte iyi gelenler.
 
Kendi rosacea hikayeme bir yorum yapmam gerekirse benimkinin hormonal olduğunu düşünüyorum. Hamileliğimi ilk öğrendiğimde beta hcg nin aşırı yüksek olması, sonra yapılan olağan testlerde hormon değerlerimin yine çok yüksek seviyelerde gözükmesi, doğumdan sonra emzirme döneminde de yine hormon dengesizliklerinden yaşadığım bazı şeylerden bunu çıkarıyorum. Tabii ki antibiyotiğin etkisi vardır (o kadar sıkıntıya ve zarara değsin) diye düşünüyorum ama emzirme dönemi bittikten sonra hormonların yerine gelmesinin düzelmeye sebep olduğu görüşündeyim.
Hala rosacea' ya meyilli bir cildim olduğunu biliyorum. Ama bu hastalık ailemde yok, çok beyaz tenli değilim, kılcal damarlarım gözükmez, kırk yaşın üzerine daha çıkmadım. Genel anlamda rosacea tipine uymuyorum yani.
 
Bir de yeni tanıştığım bir ürün var ki aslında geçen sene mailde bir arkadaş tavsiye etmişti. Cevap verdim mi hatırlamıyorum, ama okudum ve aklımda kalmış. Mario Badescu' nun Control Cream' i. Mavi bir krem bu ve nemlendiriciden çok nemlendirici altına sürülen hassasiyeti kontrol etmeye yarayan bir krem. Ama makeupalley' de de yorumlandığı gibi atak dönemindeki iltihaplı sivilceleri olan, şiş durumdaki ciltte bir fayda sağlayacağını düşünmüyorum. Sadece kızarıklık ve hassasiyeti kontrol etmeye yarıyor. Ben limango' dan oldukça uyguna almıştım, sanırım bazı eczaneler de bu ürünü satıyor.

Çarşamba, Mayıs 23, 2012

Günlük Makyaj


Rosaceam büyük ölçüde tedavi olduğu için makyajım da değişti bu günlerde. (Tedaviden kastım sivilce benzeri oluşumlar kullandığım ilaçla söndüler, aşırı hassasiyet ve yanma gitti. Kırmızılık hafif de olsa duruyor) Hala Papulex' in normal ve spf li nemlendiricisini kullanmaya devam ediyorum. İçindeki çinko gerçekten iyi geliyor.
Eğer makyaj yapmayacaksam sadece Garnier BB cream' i sürüp çıkıyorum. Bunu birçok blogda okuduktan sonra denemek için almıştım uzun zaman önce. Cildim hassas olduğu için biraz çekindim, ama bir sorun yaratmıyor, kuru ciltler için güzel ve uygun fiyatlı bir BB cream bence.
Makyaj yapacaksam Body Shop' un extra virgin minerals krem fondötenini sürüyorum. Mac' in eski moisture blend' ine benziyor bu (onu artık neden üretmiyorlar bilmiyorum) yalnız renkleri biraz koyu, ben en açığın bir koyusu olan 202 numarayı kullanıyorum. Beyaz tenliler renk konusunda zorlanabilirler. Göz altı kapatıcısı Lancome' um bittiği için Maybelline kullanıyorum. Genelde morluk sorunum olmadığı için yetiyor zaten. Rimel bu ara Golden Rose Wonder Lash, fiyatına göre çok iyi bence.
Allıktan çok bronzer kullanıyorum, eşime duty freeden sipariş verdiğim Guerlain Terracotta (3 numara). Bu da senelerdir dönüp dolaşıp geldiğim bir ürün, herhalde 4. kutum bu. Rengi, nemlendirmesi çok başarılı.

Cuma, Mart 02, 2012

Bionike Serum ve Rosacea son durum



Bionike eczanelerde satılan bir dermokozmetik markası. Diğer markalara nazaran fiyatları biraz daha yüksek ve sanırım kullanan sayısı daha az. Rosacea için geçen sene doktora gittiğimde bana önerdiği dermokozmetik ürünlerden biri bu Bionike serumdu. Ama o zaman gittiğim eczanede bulamayınca bir daha da almamıştım.

Geçenlerde çok şiddetli baş ağrılı günler geçirip sinüzit olduğumu öğrenmiştim. Doktor bir antibiyotik bir de ağrı kesici yazmıştı,  hastanenin oradaki eczaneye gittim. İlaçlarımı alırken hiç anlaşamadığım "eczane içi dermokozmetik satışçısına" denk geldim. Anlaşamıyorum onlarla çünkü cildim pürüzsüzken gördükleri çillerime bile güneş lekesi muamelesi yapıp ona uygun ürün satmaya çalışırlar yıllardır. Neyse bu seferki doğru ürün önerdi bana, Bionike defence rosys intensive drops adlı serumunu anlatırken cilt doktorumun da tavsiye ettiği aklıma geldi. Rosacea için denemediğim şey kalmasın diye aldım :)
Buradan daha detaylı inceleyebilirsiniz.

Bu sırada şu yazımda bahsettiğim deve dikeni tohumunu kullanıyordum. Antibiyotikle etkileşebilir diye garip bir düşünceye girdiğimden onu da bıraktım. Bir hafta antibiyotiği ve sabah akşam birer damla bu serumu kullandım. Ve iki hafta sonra durum bu :



Bu fotoğrafı biraz önce çektim. Cildimde hiçbir kozmetik yok, daha kremimi bile sürmedim. Azıcık bir kırmızılık var ve artık çillerim gözüküyor. Rosacea şimdilik yok gibi bir şey. Buna antibiyotik kullanmak zorunda kalmamın etki ettiğini de düşünüyorum. Bu serum ise kesinlikle vaad ettiğini yapıyor, yatıştırıp kırmızılığı azaltıyor. Kılcal damar yapısını güçlendirip güçlendirmediğini bilemiyorum ama görüldüğü gibi cildim çok daha iyi durumda şu an.  Ama kesinlikle tekrarlayabilecek bir hastalık bu, benim zayıf düştüğüm anı bekleyecek. Sinsi şey :)

Çarşamba, Ocak 18, 2012

Golden Rose Liquid Powder Mineral Foundation



Şans eseri yaz sonunda aldığım ve çok memnun kaldığım bir ürün bu. Yaz sonu olduğu için hafif bronz olan cildime uygun olan 08 numarasını almıştım ilk olarak ama hemen koyu gelmeye başladı, kullanamaz oldum. Sonra 06 numarasını aldım (07 numarası kalmadığı için satıcı arkadaş onu sattı diyeyim), o da bazen açık geliyordu. Sonunda geçenlerde indirimi vardı, tam rengim olan 07 numarasını aldım.

Normal fiyatı 21.50 tl ama indirimde 18 liraya düşmüştü. Online satış sitesinde burada var.

Şimdi 06 ve 07 numaralarını karıştırarak kullanıyorum. Yani elimde ardışık numaralı üç tane aynı fondötenden var gereksiz yere :)
Bu ürün sanırım içeriğindeki çinkodan dolayı bana iyi geldi. Daha önce defalarca yazmıştım, hamilelikte çıkan ve sonrasında geçmeyen rosacea problemim var cildimde. Antibiyotik kullanmam gerekiyor ama emzirme dönemi bitene kadar kullanamayacağım için doktorların yapabileceği pek birşey kalmıyor. Ben de kendi üzerimde deneyler yaparak neyin iyi gelip neyin iyi gelmediğini anlamaya çalışıyorum. İyi gelenler : çay ağacı yağı, aynısefa kremi, çinko içerikli pişik kremleri / kötü gelenler :sıcak, güneş, uykusuzluk ve stres.

Fondöten ve pudrada da mineral ürün tercih etmeye çalışıyordum zaten, bunu da denemek istedim. Birkaç seferdir de sürdükten sonra makyajımı temizlesem bile kırmızılıkları azalttığını gördüm. Bu tarz sorunları olmayan için de uygun fiyatlı bir mineral fondöten diye düşünüyorum. Daha önce de youngblood ve jane iredale likit fondötenlerini denemiştim. Ama onların kapatıcılığı inanılmaz az, renkli nemlendirici kadar diyebilirim. Toz mineral fondötenlerde de i.d. ve everyday minerals denedim ama onlar da cildim kuru olduğu için uygun olmadı. Golden Rose' unki de diğer mineral ürünler gibi kokusuz, talk ve paraben içermiyor.

Ürün açıklamasında da şöyle yazıyor :
Liquid Powder Mineral Foundation
Kalıcı ve suya dayanıklı bir yapıya sahiptir. Hafif ve uygulaması kolay yapısıyla pürüzsüz bir görünüm sağlar. Doğada bulunan çeşitli minerallerin karışımı ile elde edilen bu fondöten; çinko oksit, mika, silika, kaolin, çinko-demir karışımı, manganez ve magnezyum gibi mineraller içermektedir. Formülün içeriğinde ki Jojoba Oil, Macadamia Nut Oil, Olive Squalene gibi yağlar cildi yumuşatır ve nemlendirir, Shea Butter ise derin koruma sağlar, cildi nemlendirir ve pürüzsüz, doğal bir görünüm sağlar. A ve E Vitaminleri cildi yaşlanma etkilerine, SPF15 ise cildi güneşin zararlı etkilerine karşı korur.

Yalnız ambalajıyla ilgili tek bir kötü eleştirim var o da renk numaralarının tüp yerine kapağındaki etikette yazıyor oluşu. Çocuklu bir evde bunların kapakları kaybolabiliyor ve farklı renklerde aynısından olduğu için de kullanım öncesi test etmek gerekebiliyor. Belki sadece bana özgü bir durumdur, bilmiyorum :) Gerçi çözümü kolay fotoğrafta da görüldüğü gibi; numarasını ambalajın üzerine yazıyorsunuz, o kadar :))

Cuma, Ekim 07, 2011

Rosacea için Doğal Reçete Denemeleri

Geçen sene ocak ayında karnımda kabartılarla doktora gittim ve bunun rosacea olduğunu söyledi, birkaç ilaç kullandım, geçti. Sonrasında, hamileliğimin 4. ayında bu sefer yüzümde çıkmaya başladı. Daha önce yaşadığımın artık yüzümde yer ettiğini ve büyük ihtimalle hayatım boyunca da cildimin buna yatkın olacağını söyledi yine doktor. Hamileyken ilaç kullanmadım ama ilaç kremlerden kullanmak durumunda kaldım kendi doktoruma danışarak. Bu kremler biraz hafifletse de genel olarak bir iyileşme olmadı.

Doğumdan sonra da o kremleri kullanmayı bıraktım ve gerçekten kötü bir görüntü (arada acılı) ile dolaştım. Geçenlerde ilaç kremleri tekrar kullandım, ilk başta biraz geçirdiler ama sonra yine aynı hale döndü yüzüm. Bu arada okuyucularımdan biriyle bu konu ile ilgili mailleştik, maalesef bunun tam bir çözümü yok ve antibiyotik kullanımı gerekiyor. Gerçi sonra kendisi başka doktora giderek çok daha iyi bir duruma geldi, ben henüz doktora gidemedim.

Uzun zamandır da internette bu konu ile ilgili arştırma yapıyordum. Türkçe pek kaynak yok ama dünya çapında insanların çokça yaşadığı bir problem bu. Okuduğum makalelerde birkaç doğal maddenin iyi geldiğini öğrendim. Bunlar çay ağacı yağı (tea tree oil) , papatya çayı (tonik olarak) gibi maddelerdi. Ben de kendimi kobay olarak kullanıp denemeya başladım. Şimdilik durum gayet iyi, yaklaşık üç haftadır deniyorum ve pütürler azaldı ve artık acımıyor. İlaç krem kullandığım zamanlardaki seviyeye geldi cildim.



Sebamed Hassas Ciltler için Sabun : Yüzümü illa köpürtüp yıkamam gerektiğini hissettiğimde kullanıyorum. Genelde egzama gibi hastalıklar için öneriliyor ama bana iyi geldi.



Çay ağacı toniği ve çay ağacı yağı : Bunları aktardan aldım. Çay ağacı akneler için de öneriliyor, antiseptik özelliği var. Toniği pamukla tampon yapıp uyguluyorum, biraz bekleyip yağını sürüyorum.



Aynısefa Kremi : Bunu da aktardan aldım. Aynısefa kremi aslında bilinen bir krem, cilt tahrişlerine falan iyi geliyor. Genelde tedavi amaçlı kullanılıyor. Bunu da yağdan sonra uyguluyorum.

Dermokozmetik ürünler de kullandım biliyorsunuz, yalnızca Inlight biraz iyi geldi diyebilirim. Şu an bunları deniyorum, bakalım sonra yine azacak mı rosacea bilmiyorum.

 

Cuma, Nisan 29, 2011

Strawberry Son Elveda : YSL ve Scott Barnes

Başlık pazarlardaki sebze-meyve tezgahlarındaki yazılara benzedi.


Kış sonunda Mandalina Son Elveda veya yaz sonunda Bamya Son Elveda yazılır ya hani...



Biliyorsunuz artık yurtdışından kozmetik alışverişi yapamayacağız tamamen yasaklandı. Strawberry' nin %75 indirimleri falan bizi ilgilendiremeyecek bundan sonra. Diğer alışverişlere ise kısıtlama getirildi. Demek oluyor ki zaten üzerine dünya kadar kar konulup satılan kozmetik ürünleri bundan böyle daha da zamlanacak, nasılsa yurtdışından getirtemeyecağiz. Yine mantığı doğru düzgün açıklanamayan bir yasakla daha karşı karşıya kaldık.


Neyse, bu olayın tam patlak verdiği gün benim strawberry' den verdiğim son siparişim gelmişti. İndirimli ürünlerden almıştım:


-YSL Teint Majeur fondöten (4 numara)


30 ml olarak kavanozda bir ürün, yanında minik fırçası da geliyor. Sürümü kolay, kapatıcılığı orta ama benim kupkuru cildime uygulayabilmem için baya bir nemlendiricinin ardından kullanmam gerekiyor. Ama genel olarak güzel. Fiyatı 37 liraydı.



-Scott Barnes allık paleti (brandywine)


İçinde üç farklı renk allık olan bir palet. Özellikle bronz tonda olan çok güzel duruyor. Bunun da fiyatı 19.90 liraydı.





Bu arada cildimdeki rosacea ilaç kullanmadığım için devam ediyor. Inlight ürünleri bana gönderilirken de söylendiği gibi ancak antibiyotik tedavisiyle iyileşmiş ciltte tekrar antibiyotikli kremler kullanılmamasını sağlıyor. Ama benim cildim zaten ilaç kullanmadığım için azdığından bu ara o ürünler de iyi bir nemlendirici olmaktan öteye geçemiyor. Makyaj ürünlerini de artık çok kullanmadığım için (ancak haftasonunda) cildime nefes de aldırıyorum ama bir işe yaramıyor.



Geçen gün araştırırken rosacea tedavisinde kullanılan maddeleri buldum. Kendimi kobay olarak kullanıp bitkisel yöntemlerle geçirmeye çalışacağım.


-Elma sirkesi : Bazı kaynaklarda içilmesi tavsiye edilmiş ama ben sulandırıp tonik olarak kullanmaya başladım.


-Yeşil çay ve papatya özü : Bu maddeleri içeren kremlerin ciltteki yanmayı durdurduğu ve kabarıklıkları azalttığı yazılmış. Böyle bir krem yapma niyetindeyim.


-Azelaik asit : Bu madde araştırmalara göre yukarıdakilerden daha az oranda iyileştiriyor ama doktorların verdiği antibiyotik kremlerde olan bir madde.


-Çemen otu, kuşburnu çayları : Bu çayların da içildiğinde içten cildi kuvvetlendirdiği yazılmış. Çemen otunun ayrıca süt arttırıcı özelliği de var.



Dediğim gibi kendime bu bitkisel formülleri uygulamaya başladım. Ama daha çok yeni, eğer iyi bir sonuç alırsam mutlaka paylaşacağım.