Çarşamba, Kasım 30, 2011

Turkuaz Bordo Sofra ve Başarılı Kurabiye



Yine hareketli bir döneme girdik sanırım, yazmaya fırsatım olmadı bu ara.

Bugün kalabalık bir grup misafirim vardı, dünden beri onlara hazırlık yapıyordum. Gündüz çay daveti olacaktı, yaptığım yemekler sofrada yok henüz, sadece fıstık ezmeli ve tahinli iki çeşit kurabiye yapmıştım onlar var. Tahinli kurabiyeyi twitter' dan öneren Gülten' e teşekkürler bu arada, bu tarif gerçekten nefis. Fıstık ezmeli ise buradan, o da çok güzel. Normalde yaptığım kurabiyeler taş gibi olur, beceremem hiç. Bu iki tarifte de başarılı kurabiyeler elde ediyorsunuz, tavsiye ederim.



Hatta misafirlerimin neredeyse hepsi fıstık ezmeli olanın tarifini aldı, o kadar sevdiler.

Turkuaz tabakları Mudo' nun 7 gün indiriminden almıştım. Bir süredir değişik tabak arıyordum, insan bir süre sonra aynı tabakları kullanmaktan sıkılıyor. Takım yerine tek tek bunlardan aldım.

Ortadaki runner' ı ise kendim yaptım. Beyaz bir kumaştı kendisi, yapımını anlatacağım ilerleyen yazılarda.

Cuma, Kasım 25, 2011

Goblen ve Taş

Dün eve birkaç şey aldım. Bunlardan ikisi uzun zamandır arayıp bir türlü bulamadığım şeylerdi.

Bu yazımdaki kendi işlediğim goblenden yaptığım yastığa bir kardeş arıyordum. O tarza yakın bir şeyi English Home' da buldum.

Banyo için paspas arayışım ise hiç bitmedi. Devamlı bir şey alıp kullanıyorum, beğenmeyince kaldırıyorum. Sanırım bu seferki uzun süre kullanılacak. Boyner Evde' den. Aynısından Chakra' da da vardı ama Boyner' deki daha uygun fiyatlıydı.

Perşembe, Kasım 24, 2011

Nil' in Halleri Videosu

[vimeo http://www.vimeo.com/32540267 w=640&h=360]

Çekimler ve montaj babamıza ait. Gün içinde hep böyleyiz.

Çarşamba, Kasım 23, 2011

30 dan gün...

Dün itibariyle 20 li yılları geride bıraktım. 30 u baya büyütmüşüm kafamda, hiç gerek yokmuş :) Kendi kendine geldi, geçecek.

Bu sene "doğumgünüm" diye bir heyecanım yoktu. Eskiden haftalar öncesinden program yapardım, o güne mutlaka özel elbise dikerdim. Artık büyüyorum sanırım, yine kutlamaktan yanayım ama eskisi gibi heyecanlı olacağımı zannetmiyorum.



Dolaptakilerden birşeyler giydim. Bir ara çok takıldığım somon rengini tercih ettim. Botlar H&M den aldıklarım, bir tek onlar yeni.

Somon tuniği de geçen sene aynı yerden almıştım, taytı tam hatırlamıyorum pazardan olabilir :) Başka da bir espri yok kıyafette.



Rosacea' m oldukça iyi durumda bu arada. Gördüğünüz gibi yakın çekimlerdeki pütürler az, makyajla kapatılabiliyor. Daha önce yazmıştım, bu dertten muzdarip olanlar için tekrar yazayım. Şu an ilaç veya ilaç krem kullanmıyorumBioderma Sensibio H2O yu temizlemek için, çay ağacı losyonunu tonik olarak kullanıyorum. Gece çay ağacı yağı ve aynısefa kremi sürüp öyle yatıyorum. Bazen oksizinc veya sudocream gibi çinko içerikli pişik kremleri de kullanabiliyorum son olarak, onlar da gerçekten yatıştırıyor kırmızılığı.



Azıcık tırnaklarda süs olsun diye uçuk pembe ojenin üstüne tek taraf ve uca doğru altın rengi sim sürdüm. Meagan' ın bu yazısında da benzeri vardı, büyük parçacıklı ojeler daha iyi sonuç veriyor benimkilerin parçacıkları küçük kaldı.

Akşam Nil' i babaannesine bıraktık. Babaannesinin yemeklerini yemiş, doymamış, meyve yemiş. Yatağın üzerinde zıplamaca oynamışlar, sonra da uykusu gelmiş babaannesinin kucağında uyuyakalmış. Nil sorun çıkaracaksa bana çıkarır, kimseye öyle büyük rahatsızlık vermez :)) Bana yaptığı da naz, biliyorum ben.



Biz de yemek üstüne sinema yaptık. Kendimi üniversitede eşimle yeni çıkarkenki gibi hissettim yeniden. Dersi kırmışız (ki benim için çok büyük bir şeydi, mimarlık okurken ders kırmak baya zordu) bir alışveriş merkezinde yemek yiyip sinemaya gitmişiz, dün akşam da sanki aynı şeyi yaptık. Hele bir de bir seneyi aşkın bir süredir sinemaya gitmediğimiz düşünülürse, bana iyi geldi. Alacakaranlık Şafak Vakti' ne gittik. Serinin hayranı olmama rağmen filmi hiç beğenmedim, tam bir hayal kırıklığıydı. Tek güzel şey filmdeki bebekti. Onu görünce Nil' i koşa koşa almaya gittik tabii :))

Pazartesi, Kasım 21, 2011

Zümrüt Yeşili Elbise

Dün akşam bu senenin son düğününü yaptık, son anda bir davetiye gelmezse artık bir süre düğün yok :) Bu sene o kadar çok nişan, düğün, sünnet düğünü organizasyonu vardı ki neredeyse her hafta birine gittik. Hepsi de ya arkadaşımızın ya da yakın akrabamızındı. Yani gitmeme şansımız olamazdı, Nil de çoğuna bizimle geldi. Küçükken sorun yoktu da artık uykusu gelince yatağını arıyor, uyuyamayınca sinirleniyor ağlıyor. O kalabalıkta sakinleştirmek de zor oluyor tabii.

Şimdi ben o rahatsız oluyor, pusetinde rahat uyuyamıyor diye üzülüyorum ama bizim kuşağın çoğunun gece dışarıda iki sandalye birleştirilmiş onun üzerinde uyurken fotoğrafı vardır. Benim balıkçıda, gazinoda, düğünde, her yerde var öyle fotoğraflarım. Ama ne bileyim kıyamıyorum işte.



Düğün için kendime zümrüt yeşili jarseden bir elbise diktim. Boyun ve sırta dönen kısmı suni deriden yaptım. Jarseyle bol elbise yapmak kolay da biraz oturmasını isteyince günlerce daralttım elbiseyi. O yüzden aslında baya hatası var, ön parçayla oynamadığım için yan dikişler arkaya kaydı. Bantın ucunu çıtçıtla birleştirdim ama gönlüm düz bir bitiş isterdi, olmadı. Neyse zaten bilen gözler fotoğraflardan hataları hemen anlarlar :) Sırttaki bantın dönüklüğü ise fotoğrafı acele çekmekten kaynaklanıyor, o düzgündü :))

Kuaförüm saçımı güzel topladı bu sefer beğendim. İki yandaki saçları üstte tek taraflı ördü. Üst kısmı kabarttı ve arkada topuz görüntüsü verdi. Saçım hala kısa olduğu için topuz yaptırmak biraz riskli oluyor, her zaman iyi sonuç çıkmıyor ortaya.



Bu da benim dişleri kaşınan (yine!) uykusu geldiği için saçı başı dağılmış, tokası kaybolmuş kızım :)) Üzerindeki kolsuz gül kurusu tül elbiseyi de ben diktim, içini penyeyle astarladım. Dümdüz bir model, sadece balon etekli yaptım. Mor çorap ve mor bolero giydi.

Pazar, Kasım 20, 2011

Sade Bir Sofra: Bambu ve Yeşil



Bir önceki yazımda bahsettiğim soframı fotoğrafladım.

Nil' den 7 ay büyük çocukları olan yakın arkadaşlarımız geldi yemeğe. Aslında çok anlatacak birşey yok sofrayla ilgili, sadece bir runner ve servisler var. Normalde hep masa örtüsü kullanırım ama masif ahşap masaya haksızlık ettiğimi düşünüyorum bazen. Teak ağacını daha önce birçok kez anlatmıştım, evlenirken özel yaptırtmıştık. Üzerine birşey dökülüp leke mi yaptı; azıcık zımparala, yağını sür, yine yepyeni olsun. Bu ağaç mobilyaya dönüşmeden önce fırınlandığı halde evler çok sıcak olduğu için çalıştı. (Ahşabın çalışması ek yerlerinde açılmalar olması gibi şeylere sebep olabiliyor.) Ama hala canlı olduğunu gösteriyor, eskidikçe daha güzel olacaklar.



 

Bu sürahi korumalığı kayınvalidemin hediyesi. Hani eskiden komodin üzerindeki bardaklar tozlanmasın diye üzerine dantel örtüler konulurdu ya, aynı mantık. Sadece moderni :))

 



Konsolun üzerindeki örtü ise annemin yerleştirdiği örtü. Üç sene örtüsüz geçti şimdi biraz böyle kullanıyorum. Çerçevelerdeki fotoğrafları Nil' li olanlarla değiştiriyorum artık.  Aynı evde artık üç kişi olmak, onun da bir birey olması çok acayip birşey.

Cumartesi, Kasım 19, 2011

Cuma-Cumartesi



Birkaç gündür pek meşguldüm. Özellikle dün ve bugün neredeyse hiç oturmadık.

Dün güneşli havayı fırsat bilip yürüyüşe çıktık Nil' le, güzelce giydirdim onu. Mis gibi hava aldık, ev alışverişimizi yaptık geldik.

Akşamına arkadaşlarımızı ağırladık. Onlar için yemekler yaptım, sofralar kurdum.



Yarın akşam gideceğimiz düğün için Nil ve benim elbiselerimizi bitirdim. Benimki zümrüt yeşili, Nil' inki gül kurusu olacak.

Bugün de Nil' e araba koltuğu bakmaya çıktık. Birkaç modeli bizzat Nil' i oturtup denedik. Sonunda bu 9 kg dan 36 kg ya kadar kullanılabilen modelde karar kıldık, aldık. Ana kucağının kamburluğundan kurtulduk sonunda.

Perşembe, Kasım 17, 2011

Halka Sling'i Kazanan

Halka Sling' i kazanan belli oldu. Yine her yorumu kontrol edip tek tek isimleri liste yaptım, sonra da random.org a yazıp bir kişiyi çekilişle belirledim.

Nihal Öztürk


Kendisini tebrik ediyorum, şansı daim olsun diyorum.

Yeni aktivitelerde görüşmek üzere..

Çarşamba, Kasım 16, 2011

Krem Gömlek ve Jean



Hani bu yazımda bu kış için beğendiklerimi yazmıştım ya, onlardan iki tanesini daha aldım. İspanyol paça jeanler bu sene birçok mağazada Flare modeliyle satılıyor. Tam sa ispanyol paça denilemez aslında ama diz altından paçaya doğru bollaşıp güzel duruyor bana göre.

Indigo boyamalı bu jean pantolonu Koton' da buldum. Hafif yüksek beli, streç içerikli kumaşı ve ön cepleriyle Asos' ta beğendiğime inanılmaz benziyor.



Gömleği ise Bershka' da buldum fiyatı uygundu, kumaşının cinsini de beğendim. Etek ucu arkaya doğru uzayan bir model.

Gerçi ben yarasa kol arıyordum ama onu da kendim dikeceğim artık.



 

Ve bakalım Nil nerede :))

Pazartesi, Kasım 14, 2011

Halka Sling İsteyen Var mı



Kullandığım bebek taşıyıcılarını yazuyorum hep biliyorsunuz.  Daha önce mei tai yi yazmıştım. Mei tai yükü dengeli bindirmesiyle benim için bir numaradaydı.

Ama sonra halka sling le tanıştım. Normal sling gibi olacağını düşünmüştüm ama halka ile bebeğin sırt kısmını daha iyi kavramasını ayarlayabiliyorsunuz. Kumaşın bir tarafını çekerek sırtını, diğer tarafını çekerek de oturma yerini bebeğe göre ayarlayabiliyorsunuz. Böylece sadece bebeği içine oturtarak (oturur pozisyon kullanımında) taşıyabiliyorsunuz. Bence pratikliğiyle oldukça başarılı.

Buradan diğer özelliklerini de okuyabilirsiniz.



Bu hafta bu halka sling den bir kişiye hediye etmek istiyoruz.




  • Kazanmak için önce sanal bebek mağazasının facebook sayfasını beğenmeniz, sonra da bu yazıya yorum yazmanız yeterli.

  • Yorumunuzu perşembe sabahına (17.11.2011) kadar yazabilirsiniz.

  • Herkesin bir kere katılma hakkı var.

  • Yorumları perşembe günü kapatıp, random.org ile çekiliş yapacağım.

  • Kazananı da aynı gün açıklayıp kendisine mail ile ulaşacağım. O yüzden maillerinizi kontrol edin :))


Ürün gönderimi de hemen sonrasında sanal bebek mağazası tarafından yapılacaktır.

Bol şans...

Cuma, Kasım 11, 2011

Akbatı H&M

Bayramın ilk günü babaanne ziyaretinden sonra karşıya annemlere gittik. Hazır oralardayken de merak ettiğim Akbatı' yı gezme fırsatı buldum, bulunca da H&M e dalıverdik :) Kendime az şey aldım ama Nil' e çok güzel şeyler buldum, bayram harçlığımızı harcayıp çıktık, rahatladık :) Bir de GAP' teki bebek reyonunda bazı ürünlerde süper indirimler vardı, oradan da mini jean etek falan aldım.

Bu kendime aldıklarımdan, dolgu topuk bot istiyorum diyordum ya, H&M de buldum. Aslında hayalimde siyah vardı ama siyah olanları beğenmedim, bu rengi sevdim.



Taşlı deri bilekliklerden de buldum, ama çocuk reyonunda :) düz deri olanlar bayan reyonundan :



Nil' in alışverişlerinden biri, zebralı patik :



Nil' in en çok sevdiğim kombini, leopar kadife eşofman üstü altına siyah binici tayt pantolon :) (bunlar da h&m den)

Perşembe, Kasım 10, 2011

Sarı Fırfırlı Bebek Elbisesi



Herkesin bayramı güzel geçmiştir umarım. Nil bayramda da hastaydı biraz, neyse ki ben hasta olmadan atlattım. Onun dışında ziyaretlerimizi yaptık geldik.

Önceki yazılarda bahsettiğim elbisesini dikip bayramın ilk günü giydirdim. Kalın penye kumaş kullandım. Ön tarafına robanın altına üç sıra fırfır koydum. Arka ortadan fermuarlı yaptım.

Nil' e elbise dikerken badilerini kalıp olarak kullanıyorum genelde. Kağıda kalıp çıkartmadan direkt üzerine koyup kesiyorum, daha pratik oluyor. Hele ki esnek kumaşlarda sorun olmuyor hiç.



Saç bandı için ise gri esnek danteli kafa çevresi boyutunda dikip sarı keçe kalp ile süsledim.

Saç rengimi iki hafta kadar önce kendi rengime yakın bir renge boyadım. Daha doğrusu bir önceki bakır gibi olan 6 numara yıkadıkça aktı, ben de 5 numara birşey (koyu kestaneydi sanırım) alıp boyadım. İçinde hafif kızıllar olan kendi rengim oldu. Yine döndüm anlayacağınız :))

Bunlar da babaannesinde Nil :



Bu arada Nil' in konuşma çalışmaları başladı bir süredir. Önce "mam mam ma maa" diyordu, özellikle buzdolabını açınca; şimdi ise "deel del deeel" e takmış durumda. Oyuncaklarına, bana, babasına diyor biz de gidiyoruz. Bu minikten anlamlandırabilecek birşeyler duymak çok acayip birşey. Cümle kuracağı zamanları düşünemiyorum bile..

Cuma, Kasım 04, 2011

Koyu Renk Ojeler

Uzunca bir süredir makyaj, oje, bakım hakkında bir şey yazmıyorum. Birincisi bu ara neredeyse hiçbir şey kullanmıyorum, ikincisi yazasım olmuyor :)

Neyse benim gibi koyu renk oje seven ama siyahı da fazla rock veya gotik bulanlardansanız birkaç öneri verebilirim. Özellikle Golden Rose' unkini yeni aldım ve bayıldım.



1. Inglot 541 : Bakır ışıltıları olan çok koyu kahverengi diyebilirim buna. Gece kullanmayı seviyorum.

2. Elf Dark Navy : Çok güzel koyu bir lacivert. Bunun da içinde minik ışıltılar var.

3. Color me (?) : Bim' de bulduğum bir oje. Çok ağır kokuyor maalesef ama füme rengi hoş.

4. Golden Rose  122 : Bordo değil, siyah değil, kahverengi değil tam olarak. Yeni buldum ve sevdim.

Bunlar da tırnakta duruşları : (1-2-4 aynıymış gibi duruyor ama değiller. )



 

Zara, Kırmızı ve Bayramlık

Daha önce de yazmıştım, benim çocukluğum hep özel günlerde annemin diktiği elbiseleri giyerek geçti. Doğumgünü, yılbaşı, bayram, hep bir bahane vardı yeni dikilmiş kıyafetleri giymek için. O yüzden benim için her özel günde yeni bir kıyafet giyilmeli, mümkünse de dikilmeli.

Nil' e kıyafet dikmeyi seviyorum, küçük ve çok ayrıntılı parçalar yapmadığım için çabuk da bitiyor çoğu zaman ama bu sefer gezinirken Zara' da bunları görünce almadan duramadım.

Kırmızılı ekose tunik-gömlek, altına kırmızı fitilli kadife şort. Baya büyük beden aldım ki bir kereden fazla giysin.

Bunları aldım ama sarı kalın penyeden bir elbise de biçtim, fermuar da bulursam onu da giydirebilirim. Tabii bunlar o zamana kadar iyileşeceğini düşünerek yaptığım planlar :))

Zara' da gezinirken bu botları gördüm. Fiyatı çok uygun gördüğünüz gibi. Koyu yeşil ve bej rengi var ama hiç rahat edemedim. Rahat ederseniz kaçırmayın derim çok güzel duruyorlar.

Kendime ise bir kırmızı elbise diktim. Sadece etek ucu kaldı. Tam parlak kırmızı, klasik bir model.



Bugün ise Nil sümüklü bir taraftar. Babasına hatıra olsun bu tulumlu fotoğrafı :)

Oynadığı Bebek kitaplarından. Bir süre önce başladım bunlara, oyuncaklardan çok daha fazla ilgi gösteriyor. Baya anlatıyor bunlarla oynarken.



 

 

Hasta yavru kuş

Nil' in huzursuzlukları hastalığa dönüştü. Birkaç gün önce başlayan burun ve geniz akıntısı yüzünden doktorumuzu aramıştım, gece uykusuzluk ve iştahsızlık yaparsa getirin demişti. Dün huzursuzluğu iyice artınca götürdük doktora. Benim yavru kuşum faranjit olmuş. Üstelik baya da ilerlemiş ateş yapmadan. Neyse ki kulağına vurmadan beş günlük antibiyotik tedavisiyle atlatacak inşallah. Bizim doktor ilaca çok karşıdır bebeklerde, ateş olduğunda bile temkinli davranır. O bile antibiyotik veriyorsa baya baya hasta demek ki bizim bebiş.

Burnu devamlı akıyor şu an ve ağlıyor. İstediği halde nefes alamadığı için uyuyamıyor.

Babasından geçmemiş de olabilirmiş belki bilmiyoruz. Bayrama kadar düzelir inşallah.