Cuma, Temmuz 31, 2009

Bana Yine Yollar Göründü

Daha tatilden geleli iki hafta olmuşken, biz yine gidiyoruz. Bu sefer de ikinci annemlerin (kayınvalidemlerin) yanına, Assos'a...
Hatta öğleden sonra yola çıkacağız ama daha bavul hazır değil...
Hemen toparlanmam lazım.
Yine sizler için birkaç yazı hazırlamaya çalışacağım, 10 Ağustos' ta görüşmek üzere...

Perşembe, Temmuz 30, 2009

Markafoni'de Max Factor



Bugün Alışveriş Cini' nin bu yazısını okuyunca hemen Markafoni' ye baktım. Maalesef onun aldığı tondaki ruj tükenmişti. Ben de başka bir ruj seçtim (915 nolu renk), bir de yanına krem allık soft copper rengi-03 numara) ekledim. Özellikle krem allıkları çok seviyorum, cildi kuru olanlar mutlaka denesinler, çok doğal duruyor.
Açıkçası biraz endişeliyim renkler konusunda inşallah güzel çıkarlar.

Markafoni' ye üye olmak isteyen varsa yorum olarak mail adresini yazabilir, hemen davetiye gönderirim.

Beyaz Asimetrik Elbise


Pazarda bu delikli kumaşı görünce çok beğenmiş, iki tane büyük parça almıştım. Bir süre ne yapacağımı bulamadım. Geçen gün evde Burda' nın Temmuz sayısını incelerken bu bluzün etek uçlarının asimetrik oluşunu çok sevdim ve elbiseye dönüştürdüm.
Bir bluzü elbiseye dönüştürürken eğer bu model gibi kolu varsa ve kolsuz hale getirmek istiyorsanız sadece kollarını çıkarmak yetmez. Omuz kısımlarını biraz oymanız gerekir. Arka taraf da önden daha oyuk olursa daha güzel duruyor. (normalde tam tersi ama ben sırtı biraz daha oyuk seviyorum) Kolları bu şekilde modifiye edip boyunu da uzatınca kalıbım hazırdı. Yaka kısmını sanki düğme patı koyacakmışım gibi oydum, burayı en son anlatacağım.



Beyaz kumaşım delikli olduğu için içine astar koymam gerekti, biraz daha naturel tonlarda olsun diye bej rengi bir koton kumaş kullandım astar olarak. ( bir kısmı arttı, pembeyle karıştırıp etek yapacağım ondan da ) Astar çevirmeyi daha önce bu yazımda anlatmıştım.
Arka dikişi de kapattıktan sonra fermuar yerine ensede biritli düğme kullandım.
Son olarak etek uçlarını bitirdim ve yaka kısmında açık kalan yere astar parçasından ekledim. Tam sıfıra sıfır eklemeyip farklı malzeme olduğunu belirtmek istedim. Üzerine de ütüyle yapışan bir bordürüm vardı onu ütüledim, üst ve altına birkaç ahşap boncuk da ben ekledim.


NOT : İkinci fotoğrafta gözüken tablo benim portrem olup sevgili annem tarafından yapılmıştır. Kendisi ekpresyonist (dışavurumcu) olduğu için alışılmış klasik resimlerden farklı gelebilir. İlk başta ben de yadırgıyordum ama yavaş yavaş aradaki farkları çözebiliyorum.

Çarşamba, Temmuz 29, 2009

Kırık Farlar İtinayla Onarılır


Sevgili hesionka bu yazısında kişiye özel far paleti yapmıştı. Ben de bu fikri çok tuttum, hemen yapabileceğim malzeme arayışına girdim. Amacım özellikle seyahatlere giderken tek bir kutuyla herşeyi halledebileceğim bir far paleti yapmaktı. Bunun için biten Max Factor fondötenin kutusunu kullandım. Kalan parçaları attım, yıkadım ve kuruladım.
Claires' den baya önce aldığım siyah ve pembe farlarım vardı, eve gelene kadar kırılmışlardı. Onları kullandım. Sonra birkaç tane daha heba edilebilecek ucuz farlardan buldum evde. Maviyi griyle karıştırıp kullandım. Sonunda böyle birşey ortaya çıktı. Benimki hesionka' nınki kadar düzgün olmadı ama yine de işe yarayacak.



Üzerine de Uzakdoğu temalı bir kağıttan kestiğim figürleri yapıştırdım, üzerine cila çekersem herhalde yırtılma yapmaz.

PAREO=TÜLBENT KUMAŞ



Dikiş dikenler beni daha iyi anlayacaktır, bir süre sonra herşeyi kumaş olarak görmeye başlıyorsunuz. Dün de Migros' ta aynı şey oldu. Bu pareoları görünce hemen elbise ve tuniğe dönüştüler kafamda :)
Böyle tülbent tarzı kumaş bulmak maalesef çok zor. Ya deseni güzel olmuyor, ya da rengi. Bu Hint tarzı pareolar ise tam aradığım tarzda. (İlk aldığınızda çok sert olacaktır, apresinin gitmesi için yıkamanız gerek.) 5 Ağustos' a kadar sürecek indirimle Migros' ta 2,98 lira tanesi. Boyutları da 110x170 cm.

Salı, Temmuz 28, 2009

Eyeliner ve Çiller


Geçen haftaiçi bir akşam dışarı çıkarken yapmıştım bu makyajı. Aslında tam öyle makyaj denemez. Sadece hafif bir kapatıcı, eyeliner, far ve rimel kullandım o kadar.
(Bir de unutmuşum alt kirpik diplerinde beyaz kalem var)
Önce Flormar'ın siyah simli eyelinerını biraz kalın olarak çektim ve üzerinden siyah farla geçtim. Sonra da rimel sürdüm.
Bu arada şu an yüzüm vücuduma göre iki ton daha açık çünkü güneşlenirken hem en az 30 faktör sürüyorum hem de ya gölgede duruyorum ya da birşeyle kapatıyorum. Ama çillerim bütün yüzümü kaplamış durumda. Sanırım sonbahara kadar yoğun çilli olarak gezeceğim. Ne yapayım bu da ırsi, rahmetli dedemde, teyzemde ve annemde var. Bende onlar kadar yok öyle diyeyim. Biraz baba tarafından koyulaşmışım neyse ki.
Çillerim yüzünden eczaneye gitmek istemiyorum hiç. Çünkü her gittiğimde mutlaka bir abla beni durdurup "Aaa güneş lekesi var sizde, bizim bilmemne günü bilmemne markamızın ücretsiz bakımı var, ona gelin bir baksın uzman arkadaşımız" der. Demek istediği "gel de sana üçyüz liralık bir işe yaramayan kremi-serumu falan kakalayayım"dır. Ya bu çiller 27 senedir benimle, nasıl güneş lekesi oluyor ki anlamıyorum!!
Ayrıca ben dermokozmetik markalarını bile kullanamıyorum, alerji yapıyor hepsi. Şu an sadece Excipial kullanıyorum (eczanelerde satılan bir losyon) ve hiç sorunum yok, kafam rahat.

Hobi Odası Düzenlemeleri 2

İtiraf ediyorum ben toplu bir insan değilim, hatta zaman zaman dağınık bile oluyorum. Ama arada öyle bir zaman geliyor ki kendi dağınıklığıma bakıp daralıyorum. Saatlerce durmadan temizlik ve toplama yapıyorum. Ama maalesef bu zamanlar oldukça az :)
Bir de böyle olmama rağmen dikiş gibi dünyanın en dağınık hobisine sahibim. Hobi odası evin girilmeyen odası haline geliyor çoğu zaman, zaten giren de daralıp kendini dışarı atıyor. En son stildirektörüm geldi de bana birkaç öneri verdi (hatun benim tam tersim düzen delisidir) O zamandan beri ben onun önerilerini uygulamaya çalışıyorum. Ama bir kamyon dolusu kumaş-kurdele-dantel-ip ve bilumum ıvır zıvırım olduğu için henüz gözle görülür bir ilerleme kaydedemedim.

Sadece masa altındaki tel kesonun (ikea) içini toplayabildim. Üst çekmecede ipler, biyeler ve lastikler; ikinci çekmecede fermuarlar, yine lastikler ve torbayla aldığım düğmeler var. Bunlara bakıp moral vermeye çalışıyorum kendime, odanın geri kalanı hala savaş çıkmış vaziyette.
Daha önce tüm hobi odasını burada ve ilk düzenlemeyi şurada yazmıştım.

Pastel Pembe Dantelli Tunik

Bu yazımda bahsetmiş olduğum tunik sonunda bitti. Kalıpsız, sadece iki dikdörtgen parçadan diktim. Önüne v yaka oydum, arkasına da elimdeki bir kalıptan arka boyun oyuğunu yerleştirdim. Kol açıklığını bırakıp iki yandan dikiş attım. Kenarlara birkaç çeşit dantel şerit geçtim bir de pastel tonlarda bir pembe bordür ekledim. Yakaya güpür dantel diktim ve etrafına beyaz taşlar işledim. Son olarak da kenarlardaki dantelin üzerine birkaç inci diktim.

Model için kardeşimin arkadaşına buradan teşekkürlerimi yolluyorum. Eğer Türkbükü Beach'lerine gidecekseniz plaj kıyafeti bile olur, nitekim model öyleydi :)

Pazartesi, Temmuz 27, 2009

Mim : Ayakkabılarını Çek de Görelim

Sevgili jojikmoda beni çok önce bu yazısında mimlemişti. Çok geciken mimi sonunda yanıtlayabiliyorum.
Konumuz, ayakkabılar :)) Bunlar yazın en sevdiklerim ve en çok kullandıklarım.


1. Peacocks / 2. Queen Bee / 3. Canzone / 4. Nine West / 5. İnci / 6. Marcatelli / 7. Shoe Tek
8. Kadıköy' de bir mağaza / 9. İnci / 10. ShoeTek / 11. Steven by Steve Madden / 12. İnci /
13. ShoeTek

Yine kimseyi mimlemiyorum, ayakkabılarını fotoğraflamak isteyen yazabilir :)

Havuç Pantolonlar

80' lerden günümüze dönen taytlar, bilekte botlar gibi öğelerden sonra belki de en kullanışlı olabilecek pantolon havuç tipi pantolonlar(carrot trousers) oldu. Bu pantolonlar normal veya yüksek bele oturup basenlerde genişleyen (genelde pliyle) ve bileklerde daralan bir modele sahip. Aslında pek alışık olduğumuz bir model değil ama özellikle basen kısmı oturmayacağı için Türk tipi vücutlar için hele ki yüksek topuklu ayakkabıyla giyildiğinde gayet uygun. Benim fikrim basendeki bolluğu çok da abartmamak gerektiği, yukarıdaki fotoğraflarda çok bol tutulursa alınacak sonuçları görebilirsiniz.

[Fotoğraf Kaynak1, Kaynak2, Kaynak3, Kaynak4]

Eğer bu modeli beğeniyor fakat nasıl giyeceğinizi bilemiyorsanız, birkaç öneri :
- Daha kullanışlı olması açısından siyah, gri, haki yeşili veya lacivert gibi kolay kombinlenebilecek renkleri seçin.
- Dümdüz erkek gömlekleri yerine daha feminen detaylı bluzlarla maskülen havayı biraz yumuşatabilirsiniz.
- Mutlaka yüksek topuklu ayakkabılarla giyin.
- Eğer paçalar uzun geldiyse kısalttırmadan önce kıvırarak giymeyi deneyin çok tarz duracaktır.


Dün aldığım Ağustos ayı Burda' sında da benzer bir model bulabilirsiniz. İlk olarak bu kalıbı denemeyi düşünüyorum sonra belki biraz modifiye edebilirim.

Cumartesi, Temmuz 25, 2009

Sonunda : Uzun Gladyatör Sandalet

Bu yaz başından beri uzun gladyatör sandalet arıyordum. Bir sürü mağazaya baktım, özellikle Stradivarius' ta değişik iki modele rastladım ama hem deneyince rahat edemedim hem de kalitesine göre fiyatı biraz fazla geldi. En çok içime sinen Bodrum sandaletlerinin uzun haliydi ama onların da fiyatı hem pahalı geldi hem de tabanları çok sert olduğu için pek rahat olmayacağını düşündüm.
Cuma günü öylesine dolaşırken hiç de ummadığım bir mağazada bu güzelliği gördüm, tek kalmıştı hem de 38!! Deneyince de rahat geldi ve kaptım.
Bu kadar beğendiğim birşeyi aynı akşam giymesem çatlardım herhalde, hemen şortlu bir kombinin altına uyarladım.

Beyaz Tunik - Zara
Jean Şort - Mango Outlet
Uzun Gladyatör Sandalet - Bağdat Caddesi Queen Bee
Çanta - Boyner (eski) üzerindeki flamingoları çok seviyorum

Artık gönül rahatlığıyla arenaya çıkabilirim. Kendimi süper kahraman gibi hissettim!!

Ice Age3 (Buz Devri 3)


Bu akşam sonunda Ice Age' e gidebildik, hem de üç boyutlu olana. Şansımıza altyazılıydı, hiç sevmem de dublajlı film.
Üç boyutlu olması kesinlikle muhteşemdi. Yukarıdaki fotoğraftaki (ben çektim :)) gözlüğü takıp izliyorsunuz filmi ve herşey dibinizde oluyor. Süperdi...
Animasyon seviyorsanız kaçırmayın derim.

Cuma, Temmuz 24, 2009

İki Ayrı Pembe



Dikişten yoruldum demiştim ya, yine başladım işte. Zaten ben de fazla durabileceğimi zannetmiyordum. Ama artık kendime yaptığım için ne yetiştirememe stresi var ne de fazla mükemmeliyetçilik. Kendime yetecek kadar inceliyorum o kadar.
Bir de niyeyse pembe renge taktım, ama her tonuna. (Şu an da fosforlu pembe oje sürdüm)
İki parça kıyafete başladım. Biri; spor bir elbise, pembe ve gri tonunda, diğeri; kokoş bir tunik olacak. Şimdilik sadece dantelleri var üzerine daha inci boncuk ve taşlar gelecek.

CocaCola Bardağı



CocaCola' nın kutusunun formunda cam bardak çıkardığını duymuştum ama Bodrum' da gördüm ilk defa. "Daha önce niye yapılmamış" diye de düşündüm açıkçası. Sonuçta bardak tasarlarken ilk akla gelecek şey olmalı. Yine de basit tasarım en iyisidir zaten.
Fotoğrafın yanındaki mi, o sadece komik diye orada. Kardeşimin arkadaşı kurbağalı para çantasının ağzına sigara koydu. Şaşı kurbağa böyle oldu :)
not : Ben hiç sigara içmedim, sevmem rahatsız olurum. Ama bazı arkadaşlarımın yanında katlanıyorum işte. Tek kötü alışkanlığım var o da işte fotoğraftaki gri kutu. Onu da azaltmaya çalışıyorum.

Perşembe, Temmuz 23, 2009

xml bölme?wp to blogger?!

Sabahtan beri saçma sapan birşeyle uğraşıyorum, yapamıyorum. Belki okuyan birinin bilgisi vardır diye yazıyorum.

Olay neden kaynaklanıyor önce onu yazayım. Daha önce anlatmıştım kullandığım blog yazma aracı wordpress maalesef biraz sorunlu bir yapı. Kullandığım bütün pluginler bana aşırı yük olarak geri dönüyor. Bir önceki hosting şirketi kaldıramadığı için yurtdışındaki bir şirkete geçiş yapmıştım 6-7 ay önce. Ama yazılarım ve okuyucularım artınca yine sorunlar çıkmaya başladı. Arada gören vardır belki gün içinde bazen "internal server error" yani 500 hatası veriyor. O zaman anlayın ki benim site fazla yüklenmiş.

Bu konu için servercı Philip, Jo (her dakika başkası mail atıyor) bana türlü türlü şeyler önerdiler. Hepsini yaptım, eklentilerimi en aza indirdim. Birkaç gün idare ettikten sonra yine aynı problemler başladı. En son bağlı olduğum server ın %45 cpu sunu kullanıyormuşum. Uyarı geldi :) Neyse onu da hallettim ama tam olarak çözüm yok hala. Bana bir üst pakete geçip ( aylık para ödeyerek tabi) rahat edeceğimi söylediler ama ben istemiyorum. O yüzden deneme için blogger a geçme çalışmalarına başladım. Aktarma için kullanılacak xml dosyam 7 mb maalesef. Blogger xml ine dönüştürmede 1 mb ı kabul ediyor. Anlayacağınız benim dosya aktarım için çok büyük.

Hadi onu da araştırdım, böleyim dedim. Böldüm de ama olmuyor yanlış bölüyorum. Ya xml i de çözsem zaten mimarlığı falan da bırakayım bu işlere gireyim bari.

Zaten blogger a geçince de sorunun hallolup olmayacağı belli değil ama yine de denemek istiyorum, 500 küsür yazımı burada bırakmak istemiyorum.

Birazcık da olsa yardımcı olabilecek var mı acaba, wordpress yedi bitirdi beni...

EKLEME : Gerek kalmadı biraz güç de olsa şu anda bütün siteyi yedekleyebiliyorum blogger' a

Sanırım üç saat falan sürecek...

Çarşamba, Temmuz 22, 2009

Hasır Fötr Şapka

En güzelini en sona sakladım, sonunda bir fötr şapka buldum hem de hasır!!

Zara' da üst rafta tek kalmıştı. Üzerine öyle bir atladım ki gören de kapıp kaçacağım sanır. Bir baktım bu da indirimdeymiş, 9.90 a inmiş :)

Tutamadım Kendimi :)

Bugün şöyle bir dolanayım tek başıma diye dışarı çıktım, çıkmaz olaydım. İndirimleri görünce bütün iradem kayboldu. Şimdi kendimi avutmaya çalışıyorum, uyguna aldım hepsini diye.

Bunların dışında bir-iki parça birşey daha var, çekmedim fotoğraflarını çünkü en beğendiğim bunlar oldu. Bir de siyah keten bol bir pantolon aldım Peacocks'tan , onun paçası kısalıyor. Almamın en büyük sebebi 36 bedenin içine girebilmem, hatta rahat girebilmem olabilir mi acaba? Kesin etiketi yanlış basmışlardı veya bedenler 34 den değil 32 den başlıyordu.



Kanatlı Kolye- Peacocks (bu indirimde değildi, ama Rihanna'nın bu yazımda bahsettiğim kolyesini andırdığı için almadan duramadım. )

Bakır zincirli kolye - Claire's (%50 indirimle 9,90)

Pembe Şile Bezi Bluz - Peacocks (%50 indirimle 17,50)



Siyah Jarse Anvelop Etek - Zara (%60 indirimle 19,90)

Bu eteği görünce inanamadım çünkü daha geçen gün 80li yıllara ait bir Burda'da aynı eteğin kalıbını görmüş ve dikmek üzere bir kenara ayırmıştım, gerek kalmadı :)

Beyaz Tunik - Zara (%60 indirimle 29,90)

Özel Tasarım Abiye Kıyafet

Uzun zaman önce bana bir mail geldi.  Sitemi okuyan Aysun Hanım gideceği özel bir gece için bir kıyafet istiyordu. Maalesef 44 beden giyen genç bayanların güzel şey bulma şansı pek olmuyor, ya daha yaşlı işi şeyler var piyasada ya da güzel olanlar ulaşılabilecek rakamlarda değil. Aysun Hanım da bundan dertliydi, kıyafetini Pınar Altuğ'un yarışma programında giydiği bir modelden yola çıkarak belirledik. Tabi ben onun bazı yerlerini değiştirdim, aşırı salaşlığından kurtarıp yine uçuşan ama daha derli toplu duran bir model yaptım.



İçe giyilecek straplez beyaz elbiseyi sandy jarseden çalıştım, son anda düşme riskini ortadan kaldırmak için lastik askılar taktım. Bu elbisenin üzerine ise çiçekli şifondan bir kaftan hazırladım. Yanlarda da üç etek benzeri yırtmaçlar koydum. Şifon elbisenin en büyük özelliği bütün kol ve etek ucuna geçilen baby overlok tu. Bu overlokta düz renk ip yerine degrade ip kullanıldı, böylece hem şifonun özelliğini bozmayan hem de renk geçişlerini karşılayan bir bitiş oldu. Sadece öndeki iki yan kalın patlarla bitirildi.

Elbiseyi son tamamlayan parça ise basende takılacak olan kemer oldu. Aysun Hanım'la konuşup kemeri bol renkli ama gümüş gri fon üzerine çalıştım.

Son zamanlarda yaptığım beni en çok endişelendiren kıyafet oldu aslında, ama sağolsun Aysun Hanım hep destekledi beni. Sonuçta abiye bir elbiseyi provasız sadece kendisinden aldığım ölçülerle çalıştım. Elimden geldiğince erken göndermeye çalıştım ki, bir sorun çıkması halinde telafi edecek zamanı yaratabilelim. Ama çok şükür ki sorun çıkmadı, sapasağlam eline ulaştı ve beğendi. Bu kıyafet jübilem değil ama, daha birkaç parça var onları da bitirince bu defteri şimdilik kapatmış olacağım. Belki ileride yatırım yapma gücüm olur o zaman daha emin adımlar atabilirim.

Salı, Temmuz 21, 2009

Turgutreis Yi-Geç Balıkçı



Bodrum'da kaldığımız süre boyunca iki akşam Turgutreis'teki bir balıkçıya gittik tavsiye üzerine. İstanbul' daki balıkçıların fiyatlarına alışınca bize inanılmaz ucuz geldi tabi ki. Adam gibi balık yiyebildik.Yeri de çok kolay, Turgutreis Migros'un otoparkının arka çıkış kapısının tam karşısında kalıyor.

Balıkçıya gittiğinizde önce biraz ilerideki yerden istediğiniz balığı seçiyorsunuz. Orada ailenin küçük kızları balıkları sizin için ayıklıyorlar. Orada yemeyip eve de götürebilirsiniz tabi ki, ama biz orada yemeyi tercih ettik. Seçtikten sonra masaya oturuyorsunuz ve size pişirip getiriyorlar. Tabi ki İstanbul'da hiçbir yerde yenilemeyecek kalamar, karides gibi şeyler ve değişik otlardan hangisini tercih ederseniz onlar da geliyor. Genel olarak salaş bir yer. Fonda eskilerden Türk Sanat Müzikleri dinliyorsunuz, tam rakı-balık keyfini tamamlıyor.



1. Levrek : Bayanlar olarak bu tabak bizimdi. Seçtiğimiz levrek oldukça büyük olunca palamut gibi dilimleyip ızgara yapmayı önerdiler. İyi ki kabul etmişiz, çok lezzetli oldu.

2. Soğan-Roka : Soğansız balık düşünemiyorum. Herkes çiğ soğan yiyemez ama ben bayılırım, çok da faydalıymış.

3. Deniz Börülcesi : Kesinlikle yaz favorim. Ayıklaması çok zahmetli olsa da evde de yapıyorum bazen

4. Minekop : (çinekop değil! :) )Bu balığı ilk defa orada duyduk, levreğe benziyor ama daha büyüğü gibi. Erkekler yedi bunu, tadı çok güzelmiş.

Herşey çok güzeldi, ama hepimiz en çok fiyatına takıldık. Neredeyse fast-food fiyatına Bodrum' da balık yenebiliyor, biz İstanbul' da kazıklanıyoruz sanırım biraz.

Bu arada eğer yolunuz düşerse öğlenden gidip yer ayırtın, sadece birkaç masası var ve doluyor hemen.

Siyah Beyaz ve Altın


Bodrum' da giydiğim kıyafetlerden biri buydu. Siyah ve beyaza biraz altın eklemiştim.


beyaz atlet-Kadıköy pazarı


siyah şalvar-kendi üretimim


siyah kemer-kendi üretimim


ayakkabı ve çanta-Peacocks


gözlük-Ray-Ban


Siyah şalvarı gitmeden bir süre önce Burda Temmuz sayısındaki 112 numaralı modelden diktim, ama kalıbı biraz değiştirdim. İlk olarak benim kumaşım esnek olmadığı için bel kısmını biraz bol çalıştım. İkinci değişiklik ise ağ kısmını modeldeki kadar düşük yapmadım, yukarı aldım. Son olarak da  sadece arkaya değil bütün bele lastik geçirdim. Oldukça rahat bir pantolon oldu, eşofman gibi birşey diyebilirim.


Siyah kemeri de çıkmamız kısmet olmayan program için yapmıştım. Obi kemerlerden farklı olarak bu model düşük takılıyor ve önde iki düğmeyle kapanıyor. Siyah kumaşın üzerine siyah dantel ve çeşitli aksesuarlarla biraz altın malzeme kullanarak yaptım. Bu kemerin kalıbı baya önemli, yoksa oturmayıp havada kalabiliyor. Ben kendimden prova ederek çalıştım. Önce bana olan kalın bir kemerden kalıp çıkardım sonra daha iyi oturması için arkada kup gibi üç parça yaptım. Böylece bel oyuğunu tam kavramış oldu. Bir eteğin arka penslerinin yerlerinden faydalandım.


Pazartesi, Temmuz 20, 2009

Yoruldum


Bodrum'dayken ve buralardan uzakken düşündüm taşındım ve bazı kararlar verdim. En kısa zamanda mimarlığa dönmek için çalışmalara başlayacağım. Biliyorum, inşaat sektörü hala krizde ve benim iş bulmam aylar alabilir. İçimi dökmem gerekiyordu o yüzden yazıyorum.


Şu ana kadar yaptığım herşeyi çok heyecanla yaptım. Kargoya paketi verirken "acaba beğenecek mi" diye gönderdim her seferinde. Paket gittiğinde ise bir haber bekledim. En mutlu olduğum an ise bir mail ya da telefonun teşekkür içerikli olmasıydı. Ama bu süreçlerde tek başıma olduğum için (terzimden yardım alsam da) yetiştirme stresini yaşadım.


Üstelik benim işe dönüştürmeye çalıştığım hobimin mesai saatleri 09:00-24:00 arasıydı. Tabi ki istediğim saatte istediğim şeyi yaptım ama genel olarak her siparişe yetişebilmek için haftaiçi dışarı çıkmadan önce bile bazı şeyleri ayarlamam gerekti.


Hem evde oturup hem evle ilgilenememek çok yordu beni. Çünkü gerçekten bütün vaktimi aldı ve maalesef bu vakitlerimi ben hiçbirşeye dönüştüremedim. Hala içimde onu da yapsam, bunu da yapsam düşünceleri var. Ama bir mimar olarak evde oturuyor olmak ağrıma gitmeye başladı artık. Evden çalışsam da kazandığım birşey olmadığı için evde oturuyorum, işin özü bu. Tabi ki istediğim şeyi yapmak herşeyin üzerinde ama artık dayanamıyorum.


Keşke herşey iyi gitseydi ve ben yine birşeyler üretmeye devam etseydim.


Bu ara birşey dikebileceğimi ve üretebileceğimi de zannetmiyorum, lütfen beni anlayışla karşılayın. Birşeyler tasarlayıp üretme sürecimde bazı olaylar beni çok üzdü ve yordu. Sanal ortamda sadece fotoğrafla satış yapmak çok zor. Ki ben kıyafet çalıştım bir de, hem de provasız! Tabi ki sorunlar çıktı ve herkes bu sorunları anlayışla karşılamadı. Çoğu zaman zararla kapattım.


Yani şunu anlamış bulunuyorum ki, ilhamlarım geri geldiğinde yine birşeyler yapacağım ama bu şekilde değil. Gerçekten çok yoruldum...

Turgutreis Ganimetleri

Bodrum' a gittiğimde akşamları gezinmek gece bir yere çıkmaktan genelde daha çok keyif veriyor bana. O sokak sokak incik boncuklara bakmaya bayılırım. Genelde de fiyatlar uygun olduğu için birkaç şey almadan geçmem. Ama bu sefer Bodrum' un içinden hiçbirşey alamadım, pek beğenemedim herhalde. Aslında bayıldığım tek birşey oldu o da meşhur Bodrum sandaletlerinin dize kadar olanı. Gladyatör' ün görsel sözlük anlamı gibiydi. Gerçek deri ve de el yapımı olunca fiyatı da tabi 170 liraya çıktı, almadım. Ama aklım kalmadı desem yalan olur.



Turgutreis DMarine' nin önünde kurulan standlar ise kesinlikle görülmeye değer. Çoğu el yapımı olan ürünler gerçekten uygun fiyatlara satılıyor. Özellikle YTONG' dan (bir çeşit tuğla) yapılan maketlere hayran kaldım. (üniversitede en kötü dersim maketli olanlardı da) Keçeli çalışmalar, cam mozaikli olanlar hepsi sanat eseriydi. Bu tezgahların içinden iki tezgahta takılıp kaldık kardeşimin bir kız arkadaşıyla. Birinden bu yüzüğü aldım, taşının rengine bayıldım. Diğerinden de bu bilekliği aldım. Daha doğrusu kardeşimin arkadaşıyla birbirimize hediye aldık :))



Yazın sıcaklarda bana fenalık geldiği için hiçbir takı takamıyorum maalesef. Hatta saat bile, ki saatsiz dışarı çıkamam normalde. Neyse kendimi alıştıracağım herhalde. Bir sürü yüzükle veya bu bileziğin yanına Daisy Design' dan aldığım incili bilekliği hatta yanına birkaç şey daha takarak dolaşmak istiyorum. Bakalım yapabilecek miyim...

Pazar, Temmuz 19, 2009

Bodrum Plajları

Bodrum'da kaldığımız süre boyunca üç yere gitme şansımız oldu, kısa kısa yorumları yapayım. Birine söyleyecek çok sözüm var :

1. Karaincir :




  • Denizi çok çok güzel ve oldukça soğuk.

  • Plajlar dip dibe hatta şezlonglar dip dibe. Çok konfor aramamak lazım.

  • Yemek yerleri salaş olsa da çok lezzetli.


2. Aspat :




  • Denizi Karaincir kadar olmasa da güzel ve gayet serin.

  • Plaj oldukça büyük ve kumdan hoşlanmayanlar için çim üzerinde gölgede hamaklı yerler var.

  • Kardeşim gibi spor yapmadan duramıyorsanız sörf deneyebilirsiniz.

  • Yemekleri iyi denebilir.


Her yaz bir dönem sadece ressam ve heykeltraşları konuk ediyor burası. Sabahtan akşama kadar atölye çalışması yapıp gece de oradaki odalarda kalıyorlar.

Bu dönemin sonunda Akademi'den bir grup gelip çalışmaları görüyor. Annem bu etkinliğe katılmıştı da oradan biliyorum, sahibi çok sanatsever bir insan.

3. Türkbükü :



En son 2007 yazında gitmiştik yine Bianca'ya, o tarihten bu zamana çok birşey değişmiş diyemem mekan olarak. Dekorasyonunu falan zaten çok beğenirim.

  • Deniz genelde bulanık ve sıcak.

  • Türkbükü beachlerinin genel özelliği olarak yattığınız şeyin adı şezlong olmaktan çıkıyor bariz yatak oluyor. Konfor en üst seviyede.

  • Yemekler genel olarak iyi.


Biraz değişen birşeyler var ki gelen insanlar. İşte o birazcık değişim geçirmiş iki senede, kokoşlaşma had safhada.

TürkBükü' nün genel modası :

  • Beyaz tenin geri gelmesi gibi birşey orada geçerli değil, ne kadar marsıksan o kadar makbul.

  • Bayanların %70 i bakır renk saçlı!

  • Olmayanlar ise ya platin sarı ya mavi siyah, ortası yok.

  • Kıyafetlerde; mutlaka taşlı,payetli tunikler hatta şifon gece elbiseleri.

  • Ayakkabılarda; parmak arası terlik yok, topuklu terlikler hatta sandaletler var.

  • Midye kabuğu şeklinde bikini üstleri çok moda.

  • Bikiniler hiç takım halinde giyilmiyor, üst ve alt farklı renk olmalı.

  • Son bomba ise plaja makyajla gelindiği için denize girmek söz konusu değil. Her yerde eyelinerlı, kırmızı rujlu ve fönlü saçlı insanlar var.


Türkbükü' ndeki genel hava da değişik zaten. Plajın en dolu olduğu zaman akşam 18:00 den sonra, çünkü parti o zaman başlıyor.

Tatil Dönüşü

Tatilimizi bitirip evimize dönmüş bulunmaktayız. Annem-babam ve kardeşimle hasret giderdim, bol bol denize girdim. Denizi çok sevmeme rağmen balıklardan korkarım normalde, iki senedir kendimi alıştırdım. Dibe bakmadan yüzünce daha rahat oluyorum.

Bodrum yine çok kalabalık ve sıcak. Ama şansımıza bütün hafta inanılmaz rüzgarlıydı, hiç bunalmadık.

Tatilin dışında köklerimizle ilgili ilginç şeyler öğrendim. Babamın dedesinin mezarının Bodrum'un orta yerindeki caminin bahçesinde olduğunu öğrendim ve gidip gördüm. Ayrıca Kurtuluş Savaşı' nda önde gelen Bodrum Efelerinden olduğunu. Babamın akrabaları anlattı bunları hikaye gibi. Bir garip oldum bu kadar bağımız olduğunu bilmiyordum.

Ayrıca gece Bodrum'un içinde çok dikkatli yürünmesi gerektiğin öğrendim. Maalesef ayak tırnağımı fena bir şekilde kırdıktan sonra.

Cuma, Temmuz 17, 2009

Tshirtten Kolye Bitti



Tshirtten nasıl kolye yapıldığını bu yazımda göstermiştim. İlk yaptığım kırmızılara, lacivert ve beyaz ekledim. Hepsini beraber tutup dikiş yerlerini üstüste getirip oraları bir parçayla düğümledim. Böylece bir arada durmuş oldular.

Uzun bir kolye olarak kullanılabileceği gibi iki defa dolayarak saç bandı olarak da kullanılabilir. Böyle hint tarzı şeyleri çok seviyorum, saçım da biraz uzadığına göre artık bütün yazı kafama birşeyler dolayarak geçirebilirim.

Perşembe, Temmuz 16, 2009

Online Fotoğraf Editörü

Uludağ' da yazılarımı hazırlarken eşimin bilgisayarında çalıştım. Maalesef o bilgisayarda ne Photoshop ne de PhotoImpact programları vardı, ben de bir online fotoğraf editörü aradım google' da.

Aslında daha önce kullandığım  www.picnik.com 'a girdim ama sorun çıktı bir türlü fotoğrafları siteye yükleyemedim. Sonra yeni başka bir site buldum : www.fotoflexer.com

Bu siteye de bilgisayarınızdan veya internet üzerindeki bir resim yüklenen site hesabınızdan (flickr gibi) fotoğrafları yüklüyorsunuz ve üzerinde çalışıyorsunuz. Etrafına çerçeve yapabiliyor, üzerine yazı yazabiliyorsunuz. Hatta hazır şablonları ekleyip resminizi süsleyebiliyorsunuz. Tabi ki programla çalışmaktan çok daha uzun sürüyor ama mecbur kalınca kullanılabilir.



Ben de kendime taç yaptım, bir de kendime hazır şablonlardan bir dudak ekledim :)

Çarşamba, Temmuz 15, 2009

Bodrum'dan Canlı Yayın :)

Şu an Karaincir'deki bir plajdan yazıyorum :)) Deniz çok soğuk, hava baya sıcak.
Buralarda yerli turist oldukça fazla, ama Bodrum'un içi yabancı turistle doluydu akşam.

Bu fotoğraf dün çekildi, Simin Otel'in plajında. Akyarlar tarafında

(Öndeki sepet benim plaj çantam, bayılıyorum ona. Sanırım BillaBong'dan almıştım.)


Bu da annemlerin bundan sonraki ikamet mekanı, Akyarlar'da. Turgutreis' e çok yakın :

Hashmi Sürmeli Makyaj


Renk renk falarımı çok sevsem de kendime en çok yakıştırdığım göz makyajı üsttedir.


Bu makyaj için Hashmi Sürme' yi kullandım. (Bu yazımda nereden aldığımdan bahsetmiştim) Sürmeyi üst kirpik diplerine ve alt kirpik diplerine sürdükten sonra siyah fara batırdığım sünger aplikatörle keskin çizgileri dağıttım. Rimel olarak Loreal Volume Shocking Mascara' yı kullandım. {Gereğinden fazla rimelim olduğunu söylemiştim}

Salı, Temmuz 14, 2009

Mavi Jean Kumaştan Elbise



Bu elbise aslında dolabımda senelerdir duran bir elbisemin modeli baz alınarak yapıldı. Hani şu terzime götürdüğüm üç parçadan ikincisi. Yani ne tasarımı ne dikişi bana ait, benim için hazırdan farksız.

Kumaşı yıkanmış jean diye geçiyor. Kare yakalı ve cepli, belinde kendi kumaşından kemeri olan bir model. Böyle rahat elbiseler özellikle şehir içinde ve işte rahatça giyilebilecek türde oluyor. Yaka açıklığı ve boyu rahatsız etmeyecek durumda çünkü.

Ben rahat olmak için altına siyah sandaletlerimi giydim ama bej veya taba renkte bir topuklu sandaletle çok daha şık olabilir. Bir dahakine o şekilde deneyeceğim.



Kolyemi ise bundan 5-6 sene kadar önce Bakırköy' de bir pasajdaki gümüşçüden almıştım. Senelerdir çok severek kullanıyorum, iki kere ancak parlatmışımdır kolay kolay kararmıyor.

Pazartesi, Temmuz 13, 2009

Flormar Narçiçeği Oje



Bu ara takıldığım oje rengi bu, narçiçeği. Sedefli olduğu için çok rahat sürülüyor.

Flormar Selection Serisinden numarası 06...

Cumartesi, Temmuz 11, 2009

Yazın Ortasında Uludağ



Şu an herhalde Türkiye'nin yazın tercih edilecek en son tatil mekanı Uludağ' dayız. Arkadaşlarımızın ücretsiz tatil hakkı vardı, biz de misafirleri olarak geldik. Bedava sirke baldan tatlıdır hesabı. :) Yoksa kimsenin yazın Uludağ' a geleceğini zannetmiyorum. Zaten etraf bir garip, herşey o kadar kışlık ki; lobideki koltukların kırlentleri, örtüler hep kürklü :) Yerde postlar falan var, insan dokunamıyor. Ama çok güzel bir özelliği var çok serin, gündüz bile hırkayla gezilebiliyor.



Doğa ise çok güzel, etraf yemyeşil ve muhteşem ağaçlar var. Tabi kışın her yerin karla kaplı olduğunu bilince bomboş geliyor. Gündüz yürüyüş yaptık, öğlen sucuk partisine katıldık.

Yarın öğlen de buradan çıkıp annemlere, Bodrum' a doğru yol alacağız. Orada büyük ihtimalle internet olmayacak, o yüzden bugün ve yarın ne kadar yazabilirsem bu tatil boyunca ancak onları yayınlayabileceğim...

Beyaz Tshirt Modifikasyonu



Beyaz tshirtün altın bantlarla değiştirilmesini bir yerde görmüştüm ama anımsayamıyorum, aklımda kalmış işte.

Öncelikle bir erkek tshirt ü alıyoruz, tercihen L beden. Yaka kısmını kesiyoruz. Ben V yaka olarak kestim, bant dönmesi daha kolay olacak. Pazardan bulduğum altın rengi bantları maalesef yaka kısmına dikemedim; bant ayrı esnedi, kumaş ayrı, inanılmaz yamuldu. Tabi ki çareler tükenmiyor. Bauhaus'tan bir süre önce aldığım Bison Tekstil Yapıştırıcısıyla yapıştırdım. Bu ürünü herşeye kullanmıyorum çünkü küçücük tüp 10 lira. Yalnızca çok elzem durumlarda kurtarıcı oluyor.

Kollara gelince de bu kısımları kıvırıp bantı bu sefer diktim. Küçük alanlarda daha az esnedi.

Cuma, Temmuz 10, 2009

Çikolata Kahve Saç Boyası ve Tatil

Hani benim röfleler alttan çıktı demiştim ya. Bu sabah kalkıp saçımı Loreal Casting Creme Gloss - Çikolata Kahve ile boyadım.



Artıları :

- Gerçekten güzel kokuyor, uygularken saç derisinde yanma yapmıyor.

- Beyazları gayet güzel kapattı.

- Uygulaması gayet kolay.

Eksileri :

- Kutudakinden biraz koyu ve kızıllığı oldukça fazla.

- Öyle süper bir parlaklık yok kesinlikle, normal bir boya işte.



Sonuç olarak ben parlak olmasını istemiştim olmadı, belki saça göre de değişiyordur. Ta üniversitedeyken saçımı koyu renge boyadığımda (hangi boyaydı hatırlamıyorum) ışıl ışıl parladığını hatırlıyorum, bunun öyle bir etkisi yok. Güneşte rengi oldukça kızıl görünüyor bu arada (üst fotoğraftan görebilirsiniz) , kullanacaklar bunu göz önünde bulundursun. Kalıcılığıyla ilgili birşey yazamıyorum henüz, birkaç kez yıkadıktan sonra göreceğim.{Saçın güneşte parlaması renginin parlak olduğu anlamına gelmiyor bence}
Bu da iyice aktıktan sonra bir sonraki denemem Garnier olacak, bu sefer daha açık bir renk denemeyi planlıyorum (6 tonu gibi) Röfleleri kapatmak maalesef çok kolay olmuyor, 10-15 gün sonra tekrar akacak maalesef.

Ve sonunda bu akşamüstü yola çıkıyoruz. Haftasonu arkadaşlarımızla bir yerde kalacağız, sonra da Bodrum'a annemlerin yanına geçeceğiz. Gidene kadar sizlere yokluğumu farketmemeniz için yazı girmem ve bavulumuzu toplamayı bitirmem lazım, önümüzdeki pazartesi görüşmek üzere...

Golden Rose ve She Ruj

KozmetikveModa adlı siteden yaptığım alışverişte aldıklarımı deneyip görüntüleyeceğimi yazmıştım. Öncelikle rujlar:

1. Golden Rose 200 Ruj - 104 numara

Soluk bir pembe bu renk, çok açık değil. Benim gibi simli rujlardan hoşlanmayanlar için güzel bir seçim olabilir.


2. She- Coral Blossom



İşte bu renge tam anlamıyla bayıldım. Üstelik sürümü çok rahat.